Bölüme başlamadan önce kısa bir duyurum var. Bir anda gaza gelip Wolfstar hikayesi yazmaya başladım. Henüz ilk bölümünü yazmış olsam da, yine de desteklerinizi bekliyorum. Hikayeye profilimden ulaşabilirsiniz. Teşekkürler.
****
James gözlerini açtığında ilk fark ettiği şey şiddetli baş ağrısıydı. Daha sonra ise üzerinde yatan Sirius'u fark etti. "Siri! Ne halt ettiğini zannediyorsun? Ah bacağım, tamamen uyuşmuş vaziyette."
Sirius sadece birtakım horultular çıkarıp ona cevap verdiğini zannediyordu ancak James hiçbir şey anlamıyordu. Uyuşmamış olan bacağını kullanarak onu üzerinden atmaya çalıştı ancak başarılı olamadı. "Bu kadar ağır olmayı nasıl başarıyorsun?" diye mırıldandı.
Frank uykulu sesiyle "Lanet olsun James, biraz sessiz olamaz mısın? Başım çatlıyor." diye söylendi.James aldırmadı. "Remmy nerede?" diye sordu. Frank'ten bir sızlanma sesi yükseldi. "Nerden bileyim Potter? Koca kıçını kaldırıp bakmaya ne dersin?" dedi öfkeyle. O sırada Remus odaya girdi. Üzerinde pijamaları yerine okul kıyafetleri vardı ve yüzü fazlasıyla solgundu. Dolunay yaklaşıyordu. Tabi akşamdan kalma olmasının da görüntüsünde etkisi vardı. "Nerelerdeydin Aylak?"
"Peter'a bakmak istedim. Madam Pomfrey onun bir gün daha revirde kalmasını istiyor. Dün gece tekrar kötüleşip kusmuş." dedi ve yüzünü ekşitti. "Ah, bu kötü. Ama Siri'nin bacağımı uyuşturmuş bir biçimde üzerimde ölü gibi yatması daha da kötü bir durum!"
Remus güldü ve Sirius'u dürtmeye başladı. "Uyan artık Pati," Sirius yine kimsenin anlamadığı bir şeyler homurdandı. Remus asasını eline alırken "Beni buna mecbur bırakma Siri," dedi tehditkar bir biçimde. Remus tam bir uğursuzluk büyüsü mırıldanacaktı ki, Sirius bir anda gözünü açıp "Tamam siz kazandınız!" diye bağırdı. James, Sirius'un korkmuş halinden yararlanarak sağlam olan bacağıyla onu yataktan itti.
Yere yuvarlanan Sirius birtakım hakaretler savuruyordu. Ancak kimse anlamıyordu çünkü ağzından homurtudan başka bir şey çıkmıyor gibiydi. Yerden kalmaya tenezzül etmiyor, pijamalarıyla bir oraya bir buraya yuvarlanıyor; James'in pijamasından tutup onu da aşağıya çekmeye çalışıyordu. Gerçekten 5 yaşında bir çocuk gibiydi.
James nihayet pijamasının paçasını Sirius'tan kurtardıktan sonra "Bugün canım biraz haylazlık yapmak istiyor." dedi muzip bir gülümsemeyle. Remus gözlerini devirdi. "Dün olanları unuttun galiba. Yakalansaydık ayvayı yerdik. Hem bizi bekleyen bir cezamız bulunmakta."
"O tür haylazlıklardan bahsetmiyorum Aylak. Birileriyle uğraşalım, mesela Sümsükus!"
Sirius yerde yuvarlanmayı ve homurdanmayı kesti. Dudakları yukarıya doğru kıvrılmıştı. "İşte bu harika bir plan!" dedi coşkuyla.
Remus "Saçmalamayın. Onun neler bildiğini unuttunuz herhalde! Birilerine söylemesi için eline malzeme vermekten başka bir şeye yaramaz bu!" diye karşı çıktı.
James'in de Sirius'un da yüzü düştü. İkisi de arkadaşlarının haklı olduğunu biliyorlardı. James "O zaman bugün biraz Zambağımla uğraşırım ben de." dedi ve saçlarını karıştırdı.
Sirius "Peki ya ben?" diye sordu dudak bükerek. Remus "Sen hiç konuşma Siri. Halihazırda iki 'zambağın' var çünkü." Evet, Remus dün bağırarak kulübeye girdiğinde karşılaştığı manzara buydu. Remus işemeye giderken Marlene ağlıyordu. Döndüğünde ise Sirius en güzel teselli yolunun öpücük olduğuna karar vermiş olmalı ki, kızı adeta vakumluyordu.
Sirius yüzünü ekşitti ve kendini birazdan dinleyeceği nutuğa karşı hazırladı.
"Veronica ile çıkarken nasıl Marlene'i öpebilirsin?! Üstelik Marlene senden hoşlanıyorken. Kıza umut verdin ama Veronica'yla çıkıyorsun. Şimdi ne yapacaksın? Hani Veronica'yla diğer kızlarla olduğun gibi değildin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çapulcular
Fanfiction▪️Lumos! Tüm ciddiyetimle yemin ederim ki, hayırlı bir şey düşünmüyorum. Bu hikayede sıradan büyücüler yok. Onlar Çapulcular. Her daim bir muziplik peşinde olan 4 yakın arkadaş. Patiayak, Aylak, Çatalak ve Kılkuyruk. Hepsi birbirini tamamlayan müthi...