Sare attığı her adımla masaya biraz daha yaklaşırken onun şu an burada, benim yüzümden olduğunu bilmek kendimde dahil karşımdaki adama olan öfkemi daha da körüklüyor. Nasıl böylesine bir hata yapabildiğimi düşünürken yaklaştıkça beyazlamış yüzü ve tedirgin hali çekiyor dikkatimi. Ellerim kendiliğinde yumruk olurken ardından gelen adamı ancak fark ediyorum. Aklımda delirmeme sebep nedenler dolaşmaya başladığında Ender Yüksele dönüyorum. 'Seninle daha işimiz bitmedi. Bugünü unutma!'
Erdem Yükseli geride bırakıp hızlı adımlarla Sareye ulaştığımda hiç tereddütsüz beyazlamış yüzünü sarıyor parmaklarım. 'İyi misin?' Diye sorduğumda sadece başını sallıyor ama bu beni rahatlatmıyor bile. Titreyen elleri bileklerimi sıkıca asılırken belli belirsiz kıpırdıyor dudakları.
"Neler oluyor?"
'Sorun yok. Gidiyoruz şimdi' Diyorum biraz olsun rahatlaması için. Ellerimi yüzünden indirdiğimde bileklerimdeki ellerini çekmek yerine daha da sarıyor bu defa. Sarenin korkuyla etrafta gezdirdiği gözleri omzumun üzerinden bir yere takıldığında başımı çevirip bakıyorum. Erdem Yükseli masanın önünde kendinden emin ifadesi ile bizi izlerken gördüğümde gram azalmayan öfkem daha da harlanıyor şimdi. Öfkeyle burnumdan solurken başımı çevirip dikkatimi Sareye vermeye çalışıyorum. Tedirgin hali kendime gelmemi sağladığında kararlılıkla konuşuyorum.
"Korkma yanındayım."
'Artık korkmuyorum' Dediğinde bakışları arkada bekleyen adama kayıyor.
"O mu getirdi seni buraya?"
"Evet. Senin gönderdiğini söyledi."
Dişlerimi birbirine kenetlerken tek elini sıkıca tutuyorum 'Gel benimle.'
Yanımda Sare hızla çıkışa ilerlerken Erdem Yükselin 'Merveye selamını iletirim' Diyen sesi geliyor geriden. Attığım adım hiç teklemeden adamların arasından geçip restorandan çıktığımızda hemen restoranın önünde bekleyen arabama geçip yan koltuğa oturmasına yardım ediyorum. Hala ellerinin titrediği gözümden kaçmazken torpidoda bulunan suyu çıkarıp kapağını açıyorum.
"İç biraz."
Parmakları arasına aldığı suyu benim yardımımla dudaklarına çıkarırken diğer elimle cebimden çıkardığım telefonumu açıp şifreyi giriyorum. Telefon tamamen açıldığında Enesi aramak için Sarenin yüzüne doğru eğiliyorum 'Şişeyi tutabilecek misin?'
"Evet, ama neden hala burada bekliyoruz? Gidelim artık."
"Birazdan."
Enesin telefonu açmasını beklerken telefona ardı ardına gelen mesaj seslerinden anlıyorum ne kadar çok arandığımı.
"Abi Sare yok bulamıyorum! Telefonu da cevap vermiyor."
"Enes, tamam sakin ol Sare benimle."
'Nasıl seninle? Madem sen alacaktık neden haber vermiyorsun? Aklım çıktı burada!' Enesin haklı öfkesi sesine yansırken dışarı kadar ulaşıyor sesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alma Ahımı
General FictionEvet bayım kuşları severim Ve siz benim gökyüzümsünüz... Cemal Süreya