Genç adam kıravatını düzeltip kendisine ukala bir şekile gülen yaşlı adama baktı."Bay Kim beni anladığınızı umarak toplantıyı burada bitirmek istiyorum."ukala gülüş yerini kahkahalara bırakırken sinirle yutkundu.
"Seokjin...Seokjin fazla dik başlısın aynı baban gibi."
"Lütfen susun artık Bay Kim.Ben ve kardeşlerim hisselerimizi satmayacağımızı kesin bir dille size belirtmiştik lakin siz bizi her taraftan abluka altına alıp hisselerimizi satmaya zorluyorsunuz.Evet durumumuz sizin yüzünüden eskiye nazaran kötü fakat söz bahis olan şey bizim aile şirketimiz babamızın her bir köşesinde ilmek ilmek emeğinin olduğu yer bizim yuvamız."yaşlı adam sözünü kesti.
"Çok dokunaklı ve trajik ama drama karın doyurmaz Bay Seokjin.İki güne elinizde ki birikmiş uçup gittiğinde çalışanların parasını neyle ödüyeceksiniz?Öpücükle mi?"
"Haddinizi aşıyorsunuz Bay Kim size acıdığımdan dolayı toplantıyı burada sonlandırıyorum.Kendi çalışma ekibinizin önünde daha fazla alçalmayınız diye."
Büyük masanın önünde saygıyla eğilip kendi ekibiyle birlikte toplantı odasını terk etti.Sinirliydi,o adamın haklı olması onu küplere bindiriyor.Çalışanların maaşlarının bu ay ödenmesi bile zorken noel sebebiyle ek prim verilme durumu Seokjin ve ailesi için maddi açıdan oldukça yıpratıcı olacağı kesindi.
"Bay Juhyung." telefonumu verin lütfen."orta yaşlı sekreter çantada ki telefonu alıp genç adama uzattı.
Seokjin,Yoongi'nin numarasını tuşlarken bir yandan da şirketin çıkış kapısına doğru ilerliyordu.
Kardeşinin kendisi gibi sakin tepki vermeyeceğine adı kadar emindi.Yoongi dobra bir adamdı,aile kavramının onda ki yeri çok daha farklıydı.
"Alo ağabey."Seokjin sert bir şekilde yutlundu.
"Yoongi ben toplantıdan şimdi çıktım ve~"
"O orospu çocuğu vaz geçmiyor değil mi?"telefonu kendine çekip küfürü duyan oldu mu diye etrafına bakındı Seokjin.
"Yoongi lütfen terbiyeni bozma,bu adam buna değmez."telefonda duyulan nefes sessi ile kardeşinin ne ladar gerildiğini anladı büyük olan.
"Her neyse Jungkook'u da alıp güzelce bu adamın işini nasıl bitireceğiz onu konuşalım.Başka kurtuluş yok."
"Aslına bakarsan buna gerek kalmayacak sanırım."
"O dinozor öldğ mü yoksa?"
"Yo hayır şey Bay Kim."
"Şuna Bay Kim demesene!"diye tısladı Yoongi
"Kim Mijoun,görevini oğluna devredecekmiş.Bu da bizim işimize gelir adamı araştırmaya başlayacağım.Bu arada senin de göz korkutma tekniklerin işe yarayabilir."ahizede duyulan kıkırtıdan sonra telefon kapandı Seokjin gergince bir nefes bıraktı dudaklarının arasından.
Kim Mijoun'u en iyi kendisi bilirdi ve tanıdığı Kim Mijoun asla bir işi yarım bırakıp gitmezdi.Uğraşırdı eğer isrediği şey için ailesini feda etmesi gerekirse gözünü kırpmadan ederdi.
Kim Minjoun ve Kim Seghyunk'yu ayıran en büyük özellik buydu işte.Yaşlı Min için aile yapısı bir hiçten ibadetken Seokjin'in babası Seghyunk için aile eşi benzeri olmayan bir hazineydi.
***
Eve geleli yarım saat olmuştu ve Seokjin hala küçük kardeşini toplantı hakkında bilgilendirmemişti.
"Keşke benim yerime kardeşlerimden biri başkan olsaydı Bay Juhyung."adam ona bakıp hafifce tebessüm etti.
"Sizin yönetimde olmanızı en çok onlar istediler Bay Seokjin ve emin olun ki siz en doğru olansınız.İçinizi ferah tutun lütfen"
Seokjin tebessüm etti yine de içini bir türlü rahatlatamıyordu.Babası vefat ettikten sonra tüm aile büyük bir boşluğa düşmüştü.Bu ani ölüm herkesi derinden sarsmışken üç genç adam sırtırtlarına tonlarca yük bindiğinden bi'haberlerlerdi.
Babaları kudretli,metanetli ve dediğim dedik bir adamdı oğullarını da öyle yetiştirmişti-Yoongi ve Jungkook'u-lakin Seokjin'in eğitimiyle annesi işlenmişti.Onu naif ve efendi bir genç olarak yetiştirmiş saygı ve sevgi çerçevesinde büyütmüştü kardeşlerinden çok farklı olarak.
Yönetim için birinin seçilmesi gerektiğinde Yoongi sivri dilliliği ve saman alevi gibi çabucak alevlenen siniri yüzünden elenirlen Jungkook toyluğu ve eğlenceye olan düşkünlüğü yüzünden elenmişti.
Seokjin naifti Minjoun ne kadar ona dik başlı dese de kardeşleri arasında en ağır başlı olanı oydu.Annesi hep ona'Jungkook ve Yoongi'nin birer savaşçı olduğunu kendinin ise bir asilzade olduğunu'söylese de Seokjin asilzadeliğin bir işe yaramadığını bu yaşlı adamın ithamları altında ezildiğinde anlamıştı.Halbu ki onunda bir savaşçı olması gerekirdi.
"Kendinizi sorgulamayı bırakmalısınız."sağkolunun cümleleri Seokjin'i girdiği düşünce bataklığından çekip çıkarırken başını hafifce yana yatırdı.
"Çocukluğumdan beridir bunu söylüyorsunuz lakin ben bir an bile bu içsel sorgulamayı bırakamıyorum."
"Çocukluğunuzdan beridir size hayranım Bay Seokjin...Diğer insanlar da öyle o yaşlı bunak ne kadar size karşı diklenip ukalaca tavırlar sergilese de o da size hayran."Seokjin kıkırdadı ve tekrar etti
"Yaşlı bunak."gülme sırarı Juhyung'a geçmişti
"Tabi efendim yönetimi oğluna bırakmasaydı bir daha ki toplantıya onun mezar taşını yaptırıp götürecektim."kıkırdadı genç olan
"Tabi ya oğlu...Bay Juhyung bana Bay Minjoun'un oğlundan bahseder misiniz biraz?Tabi bilginiz varsa."sekreter bıkkınca bir nefesle ofladı.
"Şu adama Bay demeyin lütfen o sizin saygınızı hak edecek biri değil ve oğlu hakkında çok az bilgim var eve gelirken biraz araştırdım."Seokjin,Juhyung'un işte bu huyunu çok seviyodu.O her zaman donanımlı olmak için elinden gelenin en iyisini yapardı.
"İsmi Kim Taehyung.Eğitimini Fransa'da tamamlamış.Henüz ne üzerine eğitim gördüğünü bilmiyorum lakin yakında öğrenirim.Ha birde 25 yaşında."Seokjin'in şaşkınlıkla açılan ağzına bakıp güldü.
"Bu diktatör adamın yönetimi bu kadar genç birine devredeceğini düşnememiştiniz öyle değil mi?"genç adam başını sallamakla yetindi.
"Onu çok iyi eğitmiş olmalı."diye mırıldandı.
*Querencia:İspanyolca, insanın kendini en güvende, en güçlü ve evinde hissettiği yer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia
Teen Fictionஐtaejin "Dokunuşların canımı yakıyor."gözlerime baktı bir süre,sessizdi hiç olmadığı kadar sessiz ve hissiz.Ellerini belimden çekip iki kanatlı kapıya ilerledi...Gidişini izliyordum gitmesinden en çok korktuğum kişinin gidişini izliyordum.