- Şemsiyeyi almayı unutma!
- Kahvaltı yapsaydın keşke!
- Birlikte de gidebilirdik!
Evdekilerin caydırıcı fikirlerini güzelce reddedip evden dışarı çıktım. Tabiki okula gidecektim. Bay Cullen halletmiş olmalıydı. Okulun bilginiydi. Her konuda bir bilgisi vardı ki bu konu onun ilgi alanı olduğu için daha kısa sürede halledebileceğini düşünüyordum. Okula geldiğimde Bayan Olivia beni görür görmez amacımı anladı ve Bay Cullen 'ın odasına götürdü.
- İyı günler efendim.
Bay Cullen kahvesinden bir yudum alıp eli ile oturmamı işaret etti. Masanın önünde bulunan sandalyelerden birine oturdum. Eli ile kitabı bana doğru çevirdi.
- Kitabın dili çok eskilere dayanıyor. Ana Vampir Kök Dilinden yazılmış. Bizim atalarımız. Bu kitap yaklaşık 10 asır yaşında ve içindeki bilgiler çok çarpıcı. İşe yarayacağını düşünüyorum. Senin yapmak istediğin şeyin talimatlarını çevirdim.
Çekmeceden başka bir kağıt çıkardı ve kitabın arasına koydu.
- Buradaki Talimatları yerine getireceksin. Ama önce soruma cevap vermeni istiyorum. Hazır mısın?
Tae ile geçirdiğimiz anılar aklıma geldikçe içimdeki tutku artıyordu. Çok gençti. Daha çok gençti. Bu bile yeterli bir sebepti. Tabiki hazırdım.
- Hiçbirşeye bu kadar hazır olmamıştım Efendim.
Gülümseyerek bana baktı.
- Cesursun Jennie.
Kahvesinden bir yudum daha aldı. Kırmızı gözleri ile bana ciddi birşekilde baktı.
- Bu gece yapacaksın.
Bu üç kelime kalbimi hızladırmıştı. Vakit gelmişti. 3 senenin sonunda artık bu işi halledecektim. Mutlu muydum. Hayır. Bu bir mutluluk değildi. Kalbimi hızlandıran şey muttluluk değildi. Korku. Hayır. Zerre kadar korkmuyordum. Endişeliydim. Veya gergin. Ama bunu başaracaktım. Sevgilimi geri getirecektim. Hayata bağlanma sebebimi geri getirecektim. Beni ben yapan parçamı geri getirecektim.
Bay Cullen 'a emin bir bakış attıktan sonra kafamı aşağı yukarı salladım. Bay Cullen kendine ve bana birer kahve söylerken kitabın sayfalarını geziyordu. Bende bu gece yapmam gereken şeylere bakmak için kağıdı elime aldım. Okudukça kalbim hızlanıyordu. Gece bunları yapacaktım ve Tae gelecekti. Umarım. Kahvemden bir yudum aldım.
- Burada yazan talimatları uygularken yanımda biri olacak mı?
- Bende sana bunu söyleyecektim. Kimseyi yanına alma. Ölüm anının gerçekleştiği yere gideceksin ve burada yazan şeyleri harfiyen uygulayacaksın. Sana yardım edeceğim. Herşey bu gece olup bitmeyebilir fakat çok şanslıysan bu gece de gelebilir. Bunu ilk defa sen yapıyorsun ve ne olacağını kestiremiyorum. Sen yinede umudunu yitirme.
Omzuma elini koydu ve gülümsedi. Gergin şekilde gülümsedim.
- Ve birşey daha. Eve yalnız dönme. Bir arkadaşın seni beklerse daha iyi olur. Ama alandan uzakta durmalı. Ruhlar kalabalık sevmez. Olay saati ne zamandı hatırlıyor musun?
- Gece yarısından biraz sonraydı.
- Tam o saatte orda olursan şansın daha da artar. Şimdi eve git biraz dinlen. Bu gece yoğun geçecek.
Kafamı salladım.
- Teşekkürler efendim.
Hızlıca okuldan ayrıldım ve eve doğru yürüdüm.
Eve geldiğimde Lisa ve Kook televizyon izliyorlardı. Ne izlediklerine baktığımda gülmemek için zor duruyordum. Sponge Bob izliyorlardı ve televizyonun önüne geçtiğimde küfür bile ettiler. Bu kadar ciddi olunacak ne olduğunu anlamamıştım. Koca bebekler deyip geçiştirdim. Mutfağa birşeyler atıştırmak için geçtiğimde Jisoo hazırladığı rameni miğdeye indiriyordu. Bende bir elma ile doyacağımı düşünerek en irisinden aldım ve yıkadım.
- Afiyet olsun. Olsun da onunla doyacak mısın?
Jisoo 'nun sözleri üzerine ona doğru ilerleyip rameninden bir kaşık aldım.
- Şimdi doyacağım.
Gülerek gözlerini devirdi.
- Jennie. Tae geri gelecek mi?
Elmamdan aldığım ısırık boğazımdan zar zor geçerken Jisoo 'nun yönelttiği soruyu tartıyordum.
- Bir ihtimal var. Deneyeceğiz.
Gergince gülümseyip elmayı tezgaha bıraktım. Soğuk bir su alıp odama çıkacaktım.
- İyi seyirler küçükler.
Beni duymuyorlardı bile. Gülümseyerek yukarı odama çıktım. Kendimi yatağa attığımda bu gece olacakları kafamda kurgulamaya çalışıyordum. Gerçek bir vampir olacaktım bu gece. Biz insanlar ve vampirler arasındaki çizgide kalmıştık. Modern çağ özümüzü kaybetmemize yol açmıştı. Artık insan yiyecekleri yiyorduk. Onlar gibi davranıyorduk. Öğretmenlerimizin anlattığı atalarımızdan çok farklıydık. Onlar vahşiydiler. Kendileri avlanıp yiyeceklerini karşılıyorlardı. Biz avlanmıyorduk. Tabiki kan tüketiyorduk. Bu bize gerekliydi. Fakat kanı kendimiz bir hayvandan veya insandan almıyorduk. Hazır kullanıyorduk. Artık eskisi gibi bir yırtıcılık yoktu. Bu şekilde olmak daha normal geliyordu. Ama bu gece normalin dışına çıkacağım. Sevgilimi getireceğim. Çok heycanlıydım. Olumsuz bir sonuç olursa ne olacağını bile düşünmemiştim. Sadece onun geleceğini düşünüyordum. Sadece o ve ben. Tekrar. Düşüncelerim ağırlaştığında artık uyku beni kolları arasına almıştı. Huzurlu bir uykuya dalmıştım.
Oy vermeyi unutmayın<3~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Kiss | kj x pj
FanfictionDudaklarımız buluştu ay ışığında. Gözlerini artık daha yakından görebiliyordum. Kırmızının en güzel tonuydu o. Kalbimdeki kıvılcımı delirten kırmızısı...