Bugün cumartesiydi ve öğleden sonra Koç Kim'le etüt dersimiz vardı. Saat on bire geliyordu ve ben yataktan çıkmak için kılımı bile kıpırdatamıyordum.
Dün Seokjin'le konuşmalarımız aklıma gelince istemsizce gözlerimi sımsıkı yumdum.
Ağzımı aramak için ne okumak istediğimi sormuş, bir de onunla yetinmemiş müzikle ilgilendiği halde tıp okumak istediğini -bu sayede tıp hakkında yorum yapacaktım ve kafasındaki tahminle beni eşleştirmeye çalışacaktı- söylemişti.
Özel ders alıp almadığımı da sormuştu. Muhtemelen gözünün önünde olduğum için aklına gelen ilk tahmindim. Neyse ki kimliğim hala korunuyordu.
Farklı bir auram olduğunu söylediği aklıma gelince salak salak sırıttım. Hala ismimi bilmiyordu ama varlığımdan bir haberdi, değil mi? Şimdilik o yeterdi.
Kendim hakkımda kötü konuşunca da "Öyle olduğunu düşünmüyorum" demişti. Bu çocuk gerçekten kalbime zarardı.
Battaniyeyi tekmeleyerek üzerimden attım ve yataktan ilk defa enerjik bir şekilde kalktım. Uzun bir duş alıp hızlıca oluşturduğum bir kombini giydikten sonra biraz makyaj yapıp evden çıktım.
Bay Oh beni Koç Kim'in dersine yetiştirdiğinde arabadan inerken "Akşam biraz yürümek istiyorum," dedim. "Beni almasan olur mu?"
"Peki. İyi dersler."
"Görüşürüz."
Binaya girdiğimde hemen asansöre yönelip üst kata çıktım. Koç Kim ve Minseo'yla altı saatlik yoğun ve yorucu bir ders çalışmanın sonunda evlere dağılmak için ayaklandık.
Odadan çıkarken karşı da duvara yaslanan Seokjin'i gördüm. Sanırım Minseo'yu bekliyordu. Minseo beni kenara iterek yanımdan geçip Seokjin'in yanına gittiğinde arkasından tip tip baktım.
Hızla merdivenlere yöneldim. Onlarla aynı asansöre binmek isteyeceğim bir şey değildi.
Yakınlardaki bir kafeye girip bir kahve aldım ve masalardan birine oturdum. Yan tarafımdaki masada beş erkek ve iki kız daha vardı. O kadar gürültülülerdi ki, bir an kalkıp gitmek istedim ama sonra vazgeçtim.
Dakikalar sonra kafeye Seokjin ve Minseo girmiş ve yandaki erkekli - kızlı masaya oturmuşlardı.
Bir siz eksiktiniz gerçekten.
İkisinden kaçarken neden yanımda bitiyorlardı ki? Bitmemiş kahvemi masada bırakarak ayaklandığımda Minseo'nun cırtlak sesi kafede yankılandı.
"Seohyun?"
Derin bir nefes aldım. Ona dönüp yapmacık bir şekilde "Söyle canım?" dedim.
"Gelsene masamıza."
Masalarına bir göz attığımda herkes bana bakıyordu. Bu utanmama neden oldu.
"Kalsın."
Tam gidecekken "Sadece on dakikalığına," dedi. "Seninle tanışmak istiyorlar."
Bu kız eğer beni kışkırtıyorsa gerçekten ateşle oynuyor demekti. Onu bu masanın önünde ifşa edip rezil etmem saniyelerimi bile almazdı. Canına falan susamışsa ona istediğini verebilirdim yani.
Masanın önüne gelip Minseo'nun kulağına eğildim. "Bana bak sinsi şeytan, benimle uğraşmak istemezsin. Eğer uğraşırım dersen de kendini Seokjin'e açıklama yaparken bulursun."
Yüzü bembeyaz kesilmişti. Onun hakkında bir şeyler bildiğimi söylemeyecektim ama itici hareketlerine de katlanamıyordum.
Diğerlerine bir selam bile vermeden kapıya yöneldim. Temiz havaya çıktığımda ceketime sarındım. Bir taksi çevirecekken Minseo peşimden geliyordu.
"Bak buraya," dedi nefes nefese. "Ne biliyorsan dökül çabuk."
"Neden? Öyle eğlencesi mi kalır?"
Kaşları çatıldı. "S-sen yoksa temizlik odas...-"
Seokjin'in geldiğini görünce hemen taksinin kapısını açtım. Binmeden önce "Her şeyi biliyorum," dedim. "Ve senden korkmuyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
finally found you :: kim seokjin
Fanfiction❝gözümün önündeydin ama seni bulmam uzun sürdü.❞ [kısa hikaye]