Uyanmamak için elimden geleni yapıyordum.Ta ki Sina okula geç kalmıyım diye kapımı tıktıklamaya başlayana kadar.Ve her 10 saniyede bir Güneş diye söyleniyordu.Cidden sinir bozucu.Tabi o gitmiyor.Kapıya kaşlarım çatık bir şekilde çıktım.Samimice bir adım geri atıp geç kalıyorsun dedi.Uyandırılmaktan nefret ederdim geç kalırsam kalayım ama kimse beni uyandıramaz zaten ben uyanırım ne var bi gün geç kaldıysam niye uyandırıyordu o kim ki ya !!?!? Evet sanırım iki gün önceki Güneş geri dönmüştü ama şu an pisikopat bir şekilde uyandırılmıştım karşımda ki umrumda değildi istediğini yapabilirdi isterse çekip giderdi isterse bağrırdı isterse ağlardı.Umrumda olmazdı.Sinirimi yatıştırmaya çalışsamda yapamadım 'neden beni uyandırıyorsun' diye sorduğumda sakince 'geç kalıyorsun' dedi.Bu sakinlik daha da sinirlenmeme sebep olmuştu.Yine o bilindik kelimemle başlamıştım cümleme 'Yav sen kimsin ya zaten Uyandırılmam gerekse Armağan teyze uyandırır değil mi? Sen niye karışıyorsun.!' Sinirle konuşurken dilim damağım kurur ve kızarırdım yine öyle olmuştum.Cümlem bittiği zaman nefes nefese kalmıştım kısa konuşmama rağmen hep böyle olurdum ben.Sina yine o sakinlikle 'afedersin' diyerek yanımdan uzaklaştı.Sakinlik her zaman sinirlenmeme neden olurdu.Al işte tüm günüm mahvoldu diyerek bağırmaya devam ederken.Hızlı adımlarla kapının yanındaki askıdan koyu gri montunu alıp biraz sitemli biraz da acırmışca gözlerime kısa bir bakış attıktan sonra kapıyı ürkekçe çekip çıktı.Armağan teyze sinirli olduğumu bildiğinden yaklaşmıyor kaçıyordu resmen.Sinirli sinirli formamı giyinip Çantamı alıp çıktım.Servise binmek istemiyordum bu yüzden yürümeye başladım.Hava gerçekten soğutu ama bu sinirle servise binseydim daha kötü şeyler olurdu kavga çıkardı ve ya iyice bunalıp durduk yere birilerine sarardım o yüzden biraz e bir de kendim için yürümeyi tercih ettim.Soğuk rüzgar yüzüme semsert bir tokat gibi çarpıyordu sinirden kızaran beyaz yanaklarım şimdi ise soğuktan zonklayarak kızarıyordu.Rüzgarın şiddeti yüzünden gözlerim sulanmış,burnum akmaya başlamış ve en kötüsüde burnum ve yanaklarım kıpkırmızı Olgun bir elma gibi kızarmıştı.Okula geldiğimde ilk dersin bitmesine 10 dakika kalmıştı.Lavaboya gitmeye karar verdim.Yüzümü yıkardım ve biraz da olsa kendime gelirdim.En alt katdaki lavaboya indim oraya zil çalsada kimse gelmezdi.Soğuktan uyuşmuş ellerimi yavaş yavaş akan suyun altında haraket ettirmeye çalıştım.Ellerim normale döndüğünde yüzüme suyu sertçe çarpmaya başladım.Bu sefer kızdığım kendimdim.En ufak şeylere bu kadar sinirlenmem neydi.Neden tüm biriktirdiğim sinirimi bir anda patlatıyordum etrafımda ki masum insanlara zarar veriyorum kırıyorum.Neden benim doğrularım etraftakilerin gözlerine batıyor.Neden en zararsız olduğum zaman uyuduğum zamanlar.Neden bende Seçil gibi sakin masum sabırlı olamıyordum.Ben iki elimi de yumruk yapmış sinir krizlerinin zirvelerinde gezerken.Seçil tüm o kelebek halleriyle yanıma gelip o masum sıfatıyla yüzüme bakıyordu.Tersleyerek 'Ne var' diye haykırdım resmen.Seçil direk masumca tebessüm edip yaklaşmak için bir adım attı ki 'hayır' diyerek kendimi bir adım geri çektim.Hayır işte olmuyordu herşey sıkı bir sarılmayla son bulmuyordu.O sarılınca ne yaşadığım o kötü günler hafızamdan siliniyordu ne de sinirlerim alınıyordu.Ama bunu kimse anlamıyordu biliyorum ben anlatmıyorum ama anlatamıyordum işte o beni çok iyi tanıdığını sandığım Seçil bile kendi yöntemlerini uyguluyordu üzerimde.Yanlış işte yanlış beni tanımaya çalışmak yerine kendine benzetmeye çalışıyordu.Seçil ses tonunu yumuşatarak 'sen sinirlisin bitanem hadi anlat yine ne bozdu sinirlerini senin.' Elini yanağıma yaklaştırıken 'Kim kıymış benim kardeşime.' Diyordu.Gözlerimi sıkıca yumup açmamaya yemin edercesine bu sefer gözlerim kapalı sesim ise ağır sitemliydi 'Neden Seçil ha neden? Neden bir kez olsun beni anlamaya çalışmadın bak kaç senedir beraberiz benim seni koruduğum kadar beni neden korumadın' Hissizce sözümü bölüp 'sen sinirlisin sinirlenince patlıyorsun aramız bozulmasın ben gideyim sakinleşince gelirsin' Bu cümleler dahada sinirlenmeme neden olmuştu.Derin bir nefes alıp sinirle arkasını dönüp giden Seçile bakarak üfledim tüm nefesi.Zilin çaldığını duyduğumda sanki duymicakmışım gibi ellerimde kulaklarımı kapattım.Derse girebilirdim evet fakat canım istemiyordu girmeyecektim her zaman yaptığım gibi kaçacaktım o kimsenin bilmediği yere beni ben gibi kabul eden o yere.
••••••
Cebimdeki tüm parayı taksiye vermiştim bu demek oluyordu ki geri dönüşüm otobüs ile olacaktı.Saat daha erkendi ve hiç kimse yoktu sahilde.Yavaş adımlarla kendime ayitmiş gibi davrandığım sahilin ters tarafa doğru olan dibine geçip oturdum her zaman ki yerimde her zaman ki şeklimde -bağdaş kurmuş dik bir oturuş ve gözler daima kapalı- işte burası hayatımın değiştiremiceğim ilkelerimden birindeyim.Evet dışardan biri beni bu halde görse kesinlikle kafadan noksan olduğumu düşünürdü.Açıkçası ben bile öyle düşünüyordum arada cidden deli olduğumu düşünüp ağlıyordum.Şimdi uyanık halde uyuyacaktım bu nasıl mı? Dediğim gibi sadece uyurken iyi bir insana dönüşüyordum şimdide uyku gibi fakat ruhum bedenimdeyken herkesden uzaklaşaktım.Sakin bir şarkı listesi açıp kulaklıklarımı taktım.Oturuşumu değiştirememeye çalışıyordum.İkinci şarkı geldiğinde yine o güzel ana girmiştim.Evet şu an kendi kendime bir şeyler anlatıyordum.Ama evet işin güzel yanı bunları ben duymuyordum.Karşımda beni yargılayacak kimse yoktu.Zaman ilerledikçe ben rahatlıyordum,sırtım düzlüğünü kaybediyor,şarkılar değişiyor ve yüzümde tebessüm oluşuyordu.Saatin nasılda bu kadar hızlı geçtiğini çözemiyordum daha geleli yarım saat bile olmadığını düşünürken geleli tam tamına 3 saat olmuştu.Acıkmıştım şarjım ise yüzde on kalmıştı aslında umrumda değil zaten kimsenin beni taktığı yoktu merak edenim yoktu.Güzel geliyordu şimdi rahat ama emindim özlemim artacaktı merak edilemeye o zaman napacaktım.En iyisi bunu şimdi düşünmemekti.Seçilin üç beş aramasına aldırış etmemiştim fakat annemin ısrarlı arayışı hayra alamet değildi.Klasik olacak ama eğer çok önemliyse bir daha arar mantığını uygulayarak umursamazca oturduğum yerden kalkıp üzerimi kumlardan arındırıp otobüs durağına doğru yürümeye başladım.Durağa geldiğimde oturup otobüsü beklemeye başladım.Bu seferde şans B'nden yana değildi yine yarım saat otobüs bekledim.Otobüs geldiğine şükürler olsun ya diye mırıldanıyordum.O iğrenç Akbil sesini duyduktan sonra otobüsün içine ufak bir göz attım.En yakın boş koltuğa geçip oturdum.O yüzde on olan şarja aldırmadan kulaklığımı takıp kaldığım yerden şarkı dinlemeye devam ettim.Yolun yarısına daha varmamışken şarjım tamamen bitti.Aklıma takılan normal insanlar gibi beni arayıp da bulamayanlar değildi müzik dinleyemicek olmamdı.Cidden vahim bir durum.Keşke o filmlerde olduğu gibi kafamı cama yasladığımda hayallere dala bilseydim.Fakat kafamı cama küt küt vurduğumdan beyin felci felan geçirebilirdim bu yüzden kafamı Yaslayacak daha rahat bir arıyordum.Aslında yanımdaki teyze gayet hoş bir yastık gibi duruyordu.Umarım laf etmezdi diye düşünmeme gerek kalmadan teyze yüksek bir sesle 'yat yavrum yat öğrencisindir sen yat yavrum' demesiyle Otobüsdeki herkes kafasını bize çevirdi.Ne var diye bağıracaktım ki boşverdim kim ne düşünürse düşünsün diyerek.Kafamı koyup gözlerimi yumdum.Uyuya kalmışım belliydi zaten Allah'tan bu sefer şans göz kırptıda Meğer teyzede benimle aynı durakta iniyormuş onun yumuşak uyandırmasıyla farkına vardım sakince 'yavrum kusura bakma benim inmem gerekiyor.' Dedi sesine mahçupiyet hakimdi belli ki beni uyandırmak istemiyordu.Böyle teyzelerin canına kurban ya o süslü kokanlı teyzeler kadın o yaşta topuklu giyiyo tırnaklardaki ojeler o biçim kalkmış yer istiyo öldürseler vermem.Teyzele vedalaşıp eve geldiğimde direk mutfağa daldım.Bir şeyler yiyip odama doğru giderken Armağan teyze telaşla 'Güneş kızım Inci hanım onu acil aramanı söyledi' diyerek cevabımı beklemeden gerisin geri odasına geçti.Beni aldırmadığını vurgulamak amaçla yüksek sesle 'Taaamaaam Armaaağaaan teyzeeee' dedim.Odaya girdiğimde telefonumu direk şarja koydum daha sonra üzerime o çok sevdiğim kurbağalı pijamalarımı giyerek yatağıma atladım işte bu çok iyiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞLİ GECE
Novela JuvenilHep mi kaybederiz? Sanırım evet.Arada bir galip geliriz ve hayat onuda bize yaşatmaz.