Eylül, 2019
Bir insan kaç defa ölür? Aldığı kaçıncı darbe onu ölüme götürür?
Normal olarak, bir insanın bir kere öldüğü söylenir. Ama ben kaç kez öldüm sayamadım, kendimi birçok şekilde öldürdüm zihnimde. Boğularak, diri diri yanarak, vurularak, bıçaklanarak... İnsan sadece nefes almayı bıraktığında mı öldü sayılır? Ya duygularım öldüyse? Peki ya zihnimdeki düşüncelerim? Nefes aldığı halde yaşamadığını hissederse?..
29'11 Yine boşluktayım. Gözlerim karşımdaki kitaplarla dolu olan raflara takıldı. Sadece birkaçını doğru düzgün bitirebilmiştim, bazılarını hiç okumamıştım bazılarını ise yarım bırakmıştım ve okumaya kalkıştığımda en başından okumaya başlıyordum, her şeyde yaptığım gibi. Kaldığım yere işaret bırakıyordum ama oradan devam etmiyordum. Yeni yollardan yürüyordum ve çoğu zamanda kayboluyordum. Ne kadar kayboluyor olsam da, hiçbirinin beni bulmasını beklemedim.Önce ben kendimi bulmalıydım, sonra onlar beni nasıl olsa bulurdu. Düşündüm de, insanlarla aram fena değildi ama hep saklanırdım. Bazen göz önünde olmak isterdim, bazen. İnsanlar bana genel olarak garip gelirdi. Ben tek kişilik dünyamda yaşarken, akşama 4.kahveyi de mi içsem diye düşünürdüm mesela. İnsanlar türlü türlü şeylerle ilgilenirken benimse küçüklükten bu yana sadece yazı yazmak ve kitap okumaktan ibaretti. Böyle olduğu için pişman değilim ama farklı şeylerle de uğraşabilirdim aslında, fotoğraf çekmeyi çok severdim mesela. Ya da çizim yapmayı.
Düşünmek acı veriyor ve ben de pek bir şey hatırlamak istemiyorum açıkçası. Gelecekten bahsetmek hoşuma gider ama ihtimaller üzerine kurulu*. Düşündüm de, gelecekten bahsetmem biraz erken olur şu anlık. Önce yaşamak isteyip istemediğime karar vermeliyim. Ölüm için can atan bir insanın gelecekten bahsetmesi komik olur, o yüzden şimdilik susuyorum.
Şimdi sadece beynimde şarkıların çalmasına izin vereceğim ve elimdeki sigarayla biraz olsun bu gecenin tadını almaya çalışacağım. Kim bilir, her koşulda beni terk eden Tanrı, belki bu sefer gelir ve elimden tutar.
