acı.

183 34 1
                                    


Kasım,2023


Canımın deli gibi yandığı hayatımın dönemine hoş geldiniz.Yıllardır yüzünü açıp bakmadığım şu yazılara bir göz gezdirdim ve devam etmem gerektiği artık yüzüme çarptı. Devam etmek hep aklımdaydı, bunu yapmam gerektiğini biliyordum. Ama eva'yı tanıyanlar Onun nasıl biri olduğunu bilir, Eva kaçar, Eva aniden ortadan kaybolur.

Eva, bugün size uçurumun kenarındaki rüzgar seslerinden bahsetmek istiyor. Hayatım boyunca o rüzgarın sesine aşıktım, kucağını açmış beni bekliyor gibiydi, adımı çok güzel söylüyordu. Ona karşı koymayı hiçbir zaman düşünmemiştim. Benim için, o rüzgar seslerini duyardın sonrasında seni çağırdığı yere giderdin, adımlarına sahip çıkmazdın, sesin güzelliğine, rüzgarın serinliğine ve okyanusun maviliğine kapılıp kendini düşünmezdin ve yapacağını yapardın. Bu hayattan kurtulurdun. 

Bunlar hayatımın güzel yanı tabii. Bir de işin peri masalı olmayan tarafına gelelim. 

Depremin üzerinden 6 ay geçti.

 Ama siz geçti dediğime bakmayın, sadece zaman olarak algılayın. Bilirsiniz, zamanı tutamıyoruz. İnsanların bazılarının yaraları kabuk bağlamaya başladı, diğer kısmının ise yüreğindeki ateş sönmüyor, kabuk bağlamayı bırakın her gün daha çok kanıyor. Benim içimdeki yangının hiç bitmediği gibi. Gördüklerimi unutamam, her gün zihnimin en dip yerinde kendini hatırlatıyor, kalbim dahil baştan sona her yerim acıyor. Balım'ı kaybedebileceğimi hiçbir zaman düşünmedim, hiç aklıma gelmedi.

Her zaman kalbimde olan Balım'a ;

 Öldüğünü kabullenmem çok zor oldu, yaşıyorsun gibi davranmaya çalıştım. Aklımca senaryolar kurdum, o ölmedi sadece bir geziye çıktı. Uzun bir süre gelmeyecek, zaten gezmeyi çok seviyor. Ya da yollarımızı ayırdık ama en azından düşman değiliz, ikimiz de bir yerlerde yaşayıp gidiyoruz, hayatımıza başka insanlar giriyor. Ya da biz hiç bu kadar samimi değildik, hiç sabahlara kadar konuşmadık, sadece tanışıyorduk.... Ve daha onlarca hikaye. Kendimi kandırabildiğim yere kadar devam eden hikayeler. Hiçbirinin gerçek  olmadığınızı ikimiz de biliyoruz, bizi tanıyan herkes biliyor. Herkes umrumda değil, umrumda olan tek şey sensin. Sen artık bedenen yaşamıyorsun, nefes almıyorsun. Ama sadece bu kadar. Sen benim kalbimde yaşıyorsun, aklımda, düşüncelerimde. Sen benimle yaşıyorsun. Seni geçmişte bırakıp gidemem. Seni unutmak gibi bir durumum olamaz. Sen sonsuza kadar benim sevgimle berabersin. Seni çok özlüyorum, seni çok seviyorum. Ama bir gün kavuşacağımızı biliyorsun, tekrardan yüz yüze geleceğiz. Bana sesleneceksin, sarılacaksın. Rüyalarda kalmayacak. Sen benim için çok değerlisin ve bunu hiçbir şey değiştiremeyecek. Tek dileğim beni affetmen ve rüyalarıma daha sık girmen. İyi ki varsın, İyi ki vardın.

....................................................................................................................................

Hepimizin pişmanlıkları var değil mi? Devam etmek zor, aslında bakarsanız pes etmek de zor. Hiçbir şeyden korkmuyor gibi davranmamıza rağmen, başıma gelirse ne yaparım diye stresten her gece kendi kendimizi yiyip bitirdiğimizi hepimiz biliyoruz, kasmayın. Duygusuzluğumuzla ön plana çıkmak isteyebiliriz fakat biz profesyonel oyuncular değiliz, illa ki bir yerden açık veririz. Ayrıca şöyle bir düşününce; Duygusuzluk da aslında bir duyguya sahip olmanın bir parçası değil midir? Yazmayalı uzun zaman oldu, içimdekiler birikmiş. Yaşadığım kalp kırıklarından bahsetmek istemiyorum bile. 

Çok daha iyi olacağıma, çok daha iyi olacağımıza eminim.

İyi geceler.

Nefret.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin