Hazal
Gözlerimi açtığımda, hastanede özel odadaydım. İstemsiz elim karnıma gitmişti ölesiye bebeğimin orada olmayışından korktum. Ethan yanıma hızla gelip elimi tutuğunda korku dolu gözlerle bakmıştım; "Bebeğimiz o iyi mi" sesim titriyordu.
"İyi sevgilim" desede içimdeki korku kemiriyor inanamıyordum.
"Ethan kalbini sesini duymak istiyorum" anlayışla kalkıp, kenarda duran ultrasonu getirmiş. Üzerimdekini havaya kaldırıp, ekranda görünmesini sağlamıştı, sesi açtığında odaya yayılan güçlü kalp sesiyle yaşadığına inanmıştım ve ağlamam artmıştı; "Yaşıyor bebeğim" eğilip alnından öptüğünde ultrasonu uzaklaştırıp.
"Evet sevgilim oğlumuz yaşıyor"
"Bebeğimiz erkek mi?" Başını salamış olsada bana göstermek için monitörü çevirmişti. Sevinmiş ultrasona bakmaya başladığında cinsiyetini görüp çok mutlu olmuştum.
Kapıyı açmış annemlere haber vermişti uyandığını çok geçmeden hepsi içeriye girmiş odanın hemen her yeri çiçeklerle donatılmıştı. Bir yandan konuşuyor diğer yandan şen bir şekilde bana komik bir şeyler anlatıyorlardı. Doktor Fırat odadan içeriye girdiğinde hızla yüzlerindeki ifade değişmiş, içeride derin bir sesizlik olmuştu. Ne olduğunu anlamak için Fırat'a bakmıştım gözleri dolu dolu bana bakıyordu; "Neler oluyor" sorduğum soru dünyanın en acımasız sorusuymuşçasına davranmaları gözlerindeki yaşı saklayamamaları merakımı artırmıştı.
"Belirtiler ve kan testleri doğrultusunda" susmuştu.
"Eee"
"Hazal! Senden kemik ilişi biyopsisi almak istiyorum"
"Buna gerek yok ben iyiyim" biliyorum değildim.
"Hazal!" Demişti Ethan.
"Tamam ama sonuçlar temiz çıkacak ve ben boşu boşuna biyopsi yaptırmış olacam" desemde biliyordum hiç bir şey boşu boşuna değildi.
"Umarım Sevgilim! Umarım" saçlarımdan öpmüştü. Az önceki mutluluktan eser kalmamış herkeste derin bir matem vardı. Onları şenlendirmek için uğraş versemde benimde açıkçası içimden gelmiyordu pes etmiş bir şekilde elim karnımda bebeğime içimden niniler söyleyerek uykuya dalmıştım.
Uyandığımda yarın sabah parça alacaklarını söylemiş ve hazırlamışlardı. Doktor olarak çalıştığım hastanemde hasta olarak yatmak canımı sıkıyordu, yarını beklemek için elime evden getirmesini istediğim kalın kitabımı açmış ve okumaya başlamıştım. Vakit en iyi kitapla geçerdi başka türlü düşünemiyordum. Kitabı indirdiğimde dilinde tüy bitinceye kadar bildiğim tüm duâlar sonucun temiz çıkması için okumaya başlamıştım. Bir yandan uykunun tatlı kollarına teslim olurken. Üstelik yarın sabah ilaçla uyutulacakken..
***
15 gün sonra
Hasta katında hastalarımı kontrol ettiğim sırada telefonuma gelen mesajla durmuş, çıkardığımda Ethan'di. Sonuçların çıktığını ve Fırat'ın bizimle görüşmek istediğini yazmıştı. Günlerdir içimdeki huzursuzluk artmıştı, mesajı kapatıp telefonu cebime koymuş. Sıradaki hastamın odasına girmiştim, ameliyattı başarılı geçmiş ve takibine devam ediyorduk. Kan değerlerinde gördüğüm değişiklik yeni bir ilaca başlamam kararımı yanında getirmişti o sıra genç hastamın annesi yanıma yaklaşmış elini karınıma götürmüştü; "Sen bana evladımı bağışladın. Allah'da seni evladına bağışlasın güzel kızım" demiş akan göz yaşlarına inat yinede gülümsemişti.
"Amin teyzeciğim. Benim işim bu çok geçmiş olsun" dedikten sonra odadan çıkmış asistanıma bir kaç şey daha söyledikten sonra Ethan ile buluşmak için odasına geçmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus'un Güz'ü - (Tamamlandı)
RomanceGelecek onu kansere hapis etmiş bir kadın, geçmişi ise tutkulu bir aşka; "Bir kadın düşünün onun okyanus gözlerinde boğulmaya korkan. " "Bir adam düşünün onun güz gözlerinde kaybolan.." Onların aşkı, tesadüfler üzerine kuruluydu, ama hayatta tesadüf...