Işıklarla donatılmış binanın dışına bakarken derin bir nefes aldım. Ellerimi titrememesi için cebime koymuştum. Girip çıkan insanlar bizi takmadan yanımızdan geçerken kimsenin neler olduğundan haberi olmadığı gerçeği kalbimi attırıyordu. İnsanlar sanki yanlarından geçtikleri kişi katil değilmiş gibi omuz omuza geçmeyi bile umursamıyorlardı. Sarhoşun biri yanlışlıkla omzuma çarpınca bana bakarak, "Pardon." diye mırıldandı. Arkadan gülme sesleri geldi. Bakışlarım oraya çevrilince arkadaş grubunun hızla onu takip ettiğini gördüm.
"George!" diye bağırdı biri sarhoşun durması için. Karolek'in bileğini tuttum ve yanıma çektim. Kızıl saçları ışıkların altında parlıyordu ve bu gece daha da parlaktı sanki gözleri. Etraftan geçen kızların ona bir bakış atıp tekrardan baktıklarını fark etmiştim.
"Dursana be oğlum!" dedi arkadaşları sarhoşun koluna sarılırken. "İlk aldatılan senmişsin gibi davranma. Eve gidince mutlu edeceğiz biz seni..." George denen adam kolunu tutan arkadaşını silkeledi ve, "Siktir oradan, dört yıl sevgilimdi o fahişe." derken sesinde nefret vardı. Karolek yavaşça bana yaklaştı ve baktığım yerine neresi olduğunu anlamaya çalıştı. Aleksi kenarda durmuş, bir tane sigara yakmıştı. Birkaç kızın ona bakarak güldüğünü gördüm.
"Nereye bakıyorsun?" diye sordu Karolek sıcak nefesi kulağıma değerken. Zamanın geçmesi için etraftaki olayları izlerken çenemle karşımı gösterdim. "Bugün yine birilerinin kalbi kırık." derken sesim kayıtsızdı. Karolek ilgisiz gözlerini oraya çevirdi. Sarhoş adamın küfürlerini dinlerken, "Terk edilme nedeni çok belli. Ağzı fazla bozuk." derken memnuniyetsizdi sesi. Kendimi hatırladım. Benim de ağzım bozuktu.
"Hey," dedim alıngan bir sesle ona bakarken. Karolek ses tonumun garipliğini hissedince oradan çevirerek gözlerini bana çevirdi. "Benim ağzım çok da harika sayılmaz. Birkaç ay önce daha iyiydim ama şuan küfür ediyorum baya. Sevmiyor musun?" derken ona biraz yaklaşmıştım. Yüz yüze dururken ısrarcı gözlerim yüzündeydi. Şaşkınlıkla kalkan kaşlarıyla, "Senin her şeyini sevdiğimi biliyorsun. Ayrıca çok da bozuk değil ağzın." derken beni teselli etmek istiyor gibi çıkmıştı sesi. Dudaklarımı büzdüm ve ona bakan kızlara kısa bir an bakış atarak dudağına kısa bir öpücük kondurdum. Ayrıca o tarafa doğru hareket de çekmiştim. Kızların irileşen gözleri beni eğlendirdi.
Kızlar, o benim o yüzden o gözlerinizi çekin.
Karolek herkesin ortasında yaptığım harekete kaşlarını kaldırdı ama umursamadı. Kimseden utandığı falan yoktu, utanacak son kişi sayılırdı kendisi. Benim bu hareketi yapmama şaşırmıştı sadece.
"Bu da neydi?" diye sordu hafifçe bozulan ingilizcesiyle. Burnum burnuna değerken, "Öpesim geldi öptüm. Öpemez miyim?" diye sordum içeride Bora'nın olma ihtimalini göz ardı ederek. Şuan onu düşünmek istemiyordum.
"Öpebilirsin ama şuan daha önemli işlerimiz var." dedi bir adım geri çekilirken. Kaşlarım havalandı ve onun uzaklaşmasına izin verdim. Aleksi sigarasını yere atarken, "Girmeyecek miyiz?" diye sordu biraz daha ikimize yaklaşarak. Gözlerim yeniden uzun binaya doğru çıktı.
"Sekize kaç dakika var?" diye sordum istemsizce. Aleksi saatine bakarken, "Sekiz dakika kalmış." dedi. Yutkundum. Karolek'le göz göze geldim. Karolek'in gözleri bir süre yüzümü inceledi. Sonra ağzını açarak, "Buraya birkaç tane daha adamımız geldi. Araba hazır, uçak gibi. Eğer gitmek istersen hemen-" Gülümsedim onun düşünceli haline ve, "Sorun yok." dedim. Gözleri kısıldı. "Huzursuz olur ve gitmek istersem kalkar giderim, sen de biliyorsun." diye mırıldandım ve elimi kaldırıp yavaşça omzuna koyup sıvazladım. Onu kendime çekip hafifçe sarılırken, "Aynısı senin içinde geçerli, biliyorsun." diye hafifçe fısıldadım dudaklarımı kulağına yaklaştırıp tenine burnumu sürterken. Binanın biraz kenarında kaldığımız için hızlıca çıkıp giren insanlar bizi umursamıyordu bile. Aleksi biraz ileride durmuş, çevreyi izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE BATAKLIĞI | bxb
Action"Kanlı geçmişi ardında bırakmak sadece kaçıp gitmekle başarılabilecek bir şey değildi." Gerçek adını bile saklayarak yaşayan 'Berat' iki kardeşiyle birlikte normal bir hayat sürdürüyordu. Ta ki kanlı geçmişi onu bir kez daha bataklığa çekene dek. Fa...