Wonderwall, Oasis
Ah, bu partiye asla gelmemeliydim. Kesinlikle bana göre değildi, alkol ve sigara kokan bu ortam beni tiksindiriyordu ki, buradakilerin birçoğu daha reşit bile değildi. Tanrıya şükür, Rosé'de benim gibi düşünüyordu ve birlikte, yüksek sesli müziğin en az hissedildiği yerde, mutfaktaydık. Jennie bir ara yanımıza uğramış, çok sıkıcı olduğumuzu söyleyerek tekrardan sevgilisinin yanına geri dönmüştü.
"Hoseok nerede acaba?"
"Bilmiyorum," dedim mutfak tezgahına ufak bir uğraş sonucu oturabildiğimde. "Kesin yine Momo'nun peşine takılmıştır."
Rosé gülerek başını salladığında elindeki bira dolu plastik şişeden suratını buruşturarak bir yudum aldı. "Hoseok ve ben, ikimizde acınası birer platonik aşığız."
"Şikayet etmeye hakkınız yok, bunu siz istediniz." Omuz silktiğimde Rosé ufak bir sinirle gözlerini devirdi ama haklı olduğumu içten içe biliyordu bence. Aşk denilen saçmalığa kendilerini fazla kaptırıyorlardı ve maalesef ki günün sonunda üzülen taraf, birinin peşinde kul köle olmuş kişi yine kendileri oluyordu. Ben, asla böyle biri olmak istemiyordum. Kalpsiz değildim, benimde hoşlandığım birkaç çocuk olmuştu elbette ama işler çıkmaza girmeden önce kendimi durdurmayı başarabilmiştim çünkü tıpkı en yakın arkadaşlarım gibi acı çekmeye niyetim yoktu.
"Bu elimizde olan bir şey değil, Lisa. Duygularına her ne kadar istesende engel olamazsın." Bir kez daha umursamazca omuz silktiğimde, içeriye giren Jungkook ile konuyu anında kapattık. Bakışları önce Rosé'yi daha sonra ise beni buldu. Dudaklarına kocaman bir gülümseme yerleştirirken başıyla selam verdi. Aynı şekilde karşılık verdiğimizde konuştu.
"Gelmeyeceğini düşünmüştüm."
"Neden? Sen de mi kafayı derslerimle bozduğumu düşünüyorsun?"
Jungkook'un gülümsemesi yavaşça solarken, beni yanlış anlamış olabileceğini fark ettim. İyi biriydi, onu kırmak istemezdim. "Sadece şaka yapıyordum," diye ekledim hızlıca.
Başını yavaşça aşağı yukarı sallarken, kolaylıkla oturduğum tezgahta yanıma yerleşti. Rosé'nin imalı bakışları gözümden kaçmazken, hafif bir sırıtışla mutfak kapısına doğru ilerledi. "Ben Hoseok'u bulmaya gidiyorum, sonra görüşürüz!"
Ona daha ne olduğunu dahi soramadan mutfaktan çıkıp gittiğinde, daha sonra beni yalnız bıraktığı için ona uzun bir süre trip atmam gerektiğini aklıma kazdım. Rahatsız edici bir sessizlik mutfağa hakim olmuştu ve ikimizde bir şeyler konuşmadan öylece oturuyorduk. Garipti, gerçekten şu an olanlar garip hissettiriyordu. Başımı çevirip göz ucuyla Jungkook'a baktığımda, onun zaten beni izliyor olduğunu gördüm. Ortamdaki saçma gerginliği yok etmek adına gülümsedim. "Güzel bir ev," dedim bakışlarımı mutfak camından görünen geniş bahçeye çevirdiğimde. "Chanyeol çok zengin olmalı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strawberries and cigarettes
Fanfictionlalisa manoban, şimdi seni bütün okulun önünde öpeceğim ve sen, bu haftaki okul gazetesinde kendi haberini yapmak zorunda kalacaksın.