Geleceğime, Scott MacKenzie'ye...
Kız çığlık atarak uyandı.
Doktarların verdiği ilaçların etkisiyle uyurken, önceki gece bedenini kaplayan acı azalmamıştı. Bacaklarını kaplayan bu acı, genç damarlarına yayılan morfine meydan okumuştu.Hastanedeki yatağında doğrulmaya ve karanlık odaya bakmaya çalıştı. Hiç kimse yoktu, ebeveynleri bile. Titremeye ve ağlamaya başladı, başına gelenleri idrak edemiyor, onu ele geçiren ıstırapla başa çıkamıyordu.
Yalnızdı ve sonsuza dek yaralanmıştı
Sonunda gece vardiyasında çalışan hemşirelerden biri kapıda belirip ona doğru koştu.
"Ne oldu, Ellie? " diye sordu hemşire, ama o konuşamadı. Hıçkırıklarını kontrol edemiyordu. Sadece başını sallayabiliyor ve acıklı bir şekilde inyebiliyordu, yüzünden yaşlar süzülüyordu.
Hemşire biliyordu. Kızın koluna giden seruma çabucak biraz daha ilaç kattı. Kızın bacağı korkunç şekilde yanmıştı, hemşirenin hayatında gördüğü en kötü yanıklardan biriydi. Doktorlar ellerinden geleni yapmışlardı fakat kızın ebeveynleri, sigortaları olmadığı için ona estetik ameliyat yaptıramamışlardı. Bir deri nakli, kızı ileride korkunç yara izleri taşımaktan kurtarabilirdi.
Ebeveynleri onun yanında bile değiller. Günün büyük bölümünü bekleme odasında geçirmiş, akşam olunca da kızı hastanede bir başına bırakarak başka bir yere gitmişlerdi. Hemşire, onların davranışlarından -binadan gizli gizli ayrılmalarından tutun da kızın başına gelenleri açıklama biçimlerine kadar her şeylerinden- epey işkillenmişti.
Kızın düşük gelirli bir aileden gelmesi ve civardaki bir çöp yığınında araba parçaları araması belki mümkündü ama bacağına yanlışlıkla batarya asidi dökülmesiyle ilgili hikâye hiç, akla yatkın gelmiyordu. Hemşire, onların kızın ebeveynlerinin bir metamfetamin laboratuvaru işletiyor olabileceklerini düşünüyordu. Daha da kötüsü, kızı ihmal ya da istismar ediyor olabilirlerdi. Hikâyede kesinlikle bir terslik vardı, fakat kız o kadar çok acı çekiyordu ki ne doktorlar ne de hemşireler olayları onun ağzından dinleye bilmişti. Şimdiye dek. Morfin on bir yaşındaki kızın bedenine hızla yayılırken, yavaş yavaş etkisini göstermeye başlıyor, kızın hıçkırıklarını azaltıyordu. Hemşire onu dikkatle izliyor, sorup sokmamak arasında gidip geliyordu. Bu, sosyal hizmetlerin şimdi ama nedendir bilinmez kızı korumak istiyordu. Sanki bacağı yanmadan önce de kızın zaten yaralanmıştı olduğunu görebiliyordu.
“Ellie,” dedi usulca, kızın güzel sarı saçlarını düzelterek. Büyüdüğünde baş döndürücü bir kadın olacağı kesindir, hatta bu on bir yaşındaki haline bile bunun işaretlerini veriyordu. Güzelliğinin bedeninde oluşan yara izleriyle pek eleneceğini bilen hemşire ona daha çok acıdı.
Kız kahverengi gözlerini açtı ve hemşireye baktı. Gözyaşlarından dolayı yüzü ıslaktı ve azalan acısına rağmen korkuyor gibiydi.
“Ellie,” diye devam etti hemşire, “başına neler geldiğini anlatabilecek misin?”
Kız gözlerini kırpıştırdı, ne yapacağından ya da ne söyleyeceğinden emin değildi. Neler olduğunu kendi bile güçlükle hatırlasa da yaşananların yanlış olduğunun farkındaydı. Ayrıca ebeveynleri ona Travis Raines, yani annesinin evine girmeye zorladığı kötü adam, hakkında konuşmamasını henüz söylememiş olsalar da o çenesini kapalı tutması gerektiğini gayet iyi biliyordu. O ne de olsa dolandırıcıların kızıydı ve doğruyu söylemek onun için asla bir seçenek değildi.
Yine de bir tarafı, hemşireye olanları anlatmak istiyordu. Travis denen adamın başını belaya sokmak istiyordu.
“Ben... ben hatırlamıyorum,” dedi kız, gerçeği söylemekten çok korkuyordu.
Hemşire onu süzdü. “Araba parçaları aradığını anımsıyor musun?”
Araba parçaları mı? Ebeveynlerinin doktorlara ne anlattığına dair kızın hiçbir fikri yoktu. Yüzünde saklayamadığı bir şaşkınlık belirdi, hemşire de bunu fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cüretkâr ve Yalancı
Action(Şimdiden söyleyeyim kitap bana ait değil, ben sadece yazıyorum) "Ellie, kendini Camden ve Javier'in tam ortasında otururken buluyor. Kalbinin kimden yana olduğundan artık emin. Ama tehlikeli sularda yüzerken kime güveneceğini iyi seçmesi gerektiğ...