Tam tersi olsaydı nasıl olurdu diye düşündüm. Muhtemelen şu an benimle birlikte yürüyor olmazdı ve Teresa ile gece neler yaşadıklarını anlatmıyor olurdu. Bu yönden düşündüğümde belki de daha iyi olurdu.
En azından bu anlattıklarını nasıl hafızamdan silebileceğimi düşünmek zorunda kalmazdım. İsviçre'de hafıza silme ile ilgili çalışmalar yapıldığını duymuştum. İsviçre'ye gitmeliydim.
"Anlarsın ya, tekrar görüşmek istiyor." dediğinde her zaman yaptığı göz kırpma hareketini yaptığından emindim.
"Sarhoş olduğun geceye dair hala bir şey hatırlamıyor musun?"
"Hayır dedim ya. Daha kaç kere soracaksın?"
Sürekli sorduğum bu soru ile onu bunalttığımın farkındaydım ama tek istediğim emin olmaktı.
O gece, o soruyu sorduktan hemen sonra tekrar sızmıştı. Bir süre ne yapacağımı bilemeyip-yaklaşık yarım saat- öylece bekledim. Daha sonra onu kaldırmaya çalıştım.
O kocaman bir kütük gibiydi ben ise cılız bir dal. Sonuç olarak ne kadar çabalasam da onu kaldıramadım.
Telefonunu alıp babası Manuel'i aradım. Geldiğinde Shawn'ı birlikte arabaya yerleştirdik ve sonrasında da beni evime bıraktı.
O gece gözüme hiç uyku girmedi. Biraz Puppy ile oynadık. YouTube üzerinden hamilelik ile ilgili videolar izledim. Sabah ise uykusuzluğuma yenik düşüp uyudum. Uyandığımda annemler evde yoktu.
Pazar günüm bitmek bilmeyen bulantılar ve kusmalar ile geçti. Akşama doğru Shawn'dan mesaj geldiğinde birkaç dakika bakamadım.
Sonunda cesaretimi toplayıp bir gözüm ile bildirim paneline baktığımda "Bana şans dile ;) Gerçi şansa ihtiyacım yok." yazısını görünce rahatladım. O anki rahatlama hissim ile mesanemi zorlayan sıvıyı boşalttığımdaki his aynıydı.
Annemler sonunda Texas'a dönmüştü. Artık saklamadan mide bulantıları çekebilirdim veya rahatlıkla kusabilirdim. Özgürdüm!
Şimdi de Shawn ile okulu asmıştık ve birlikte yürüyorduk. Ben Teresa konusunda üzerime düşeni yapmıştım. Sıra ondaydı. Bugününü bana ayırmak zorundaydı.
Kolundan tuttum.
"Hadi buraya giriyoruz."
Çince yazdığı için adının ne olduğunu okuyamadığım Uzakdoğu restoranına girdik. Ortamın kokusu biraz mide bulantımı tetiklese de idare edebilirdim.
Arkalardaki masaya doğru ilerlerken Shawn şaşkınlık ile etrafı inceliyordu.
"Ciddi misin? Saat sabahın 9'u ve sen sushi mi yemek istiyorsun?"
"Saçmalama Shawn! Burada sadece sushi yok."
Umursamazca dudağını yana kıvırdı.
"Her neyse." derken karşımdaki sandalyeye oturuyordu.
Menüyü incelerken yüzünü buruşturmuş anlamsızca bakıyordu.
"Sorun ne?"
"Burada okuyamadığım bir dilce yazıyor."
Gülmemek için kendimi zor tuttum.
"Arkasını çevirmen gerekiyor. Bu kısım Çinliler için."
Kaşlarını havaya kaldırıp söylediğimi yaptı.
"Şaka yapmıştım. Bunu bilmeyecek kadar aptal olduğumu sanmıyorsun herhalde."
"Elbette, sen yüce Shawn Peter Raul Mendes! Bilmediğin hiçbir şey yoktur."
![](https://img.wattpad.com/cover/197494486-288-k95875.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Guess What? ~Shawn Mendes
FanficBilin bakalım ne oldu? Hamileyim ve bebeğimin babası okulun çapkın ve yakışıklı öğrencisi Shawn Peter Raul Mendes. Bunu sır olarak saklamayı düşünüyordum. Ama bilirsiniz bu hayatta işler her zaman planladığımız gibi gitmez.