three: liaison

7.1K 708 464
                                    

Fade Into You, Mazzy Star

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fade Into You, Mazzy Star

"Başım çatlıyor, sanırım ölüyorum."

Hoseok olayları dramatize etmeye bayılırdı. Sadece geceden kalma bir haldeydi fakat sabahtan beri sızlanıp duruyordu. Artık başı ağrıyan o değil, kesinlikle bizdik.

"Sus artık," dedi Rosé düşüncelerime tercüman olurken. "Sana o kadar içmemeni söylemiştim."

Hoseok yüzünü buruşturup homurdanmaya başladığında, Rosé bakışlarını bana çevirdi. Siyah saçlarını sıkı bir at kuyruğu yapmıştı ve yuvarlak çerçeveli gözlükleriyle oldukça sevimli görünüyordu. Birkaç saniye dikkatli bir şekilde gözlerimin içine baktığında, hafifçe kıvrılan dudaklarından anlayamadığım bir ima sezdim. Ona ne olduğunu sorarcasına baktığımda gülümsemesi genişledi.

"Dün Jungkook ile ne konuştunuz?"

"Hiçbir şey," dedim omuz silkerken. "Bana önemli bir şey söyleyecek gibiydi ama sonra Taehyung gelince konuyu kapatıp gitti." Anlattıklarım ölmek üzere olan(!) Hoseok'un bile dikkatini çektiğinde, Rosé sinirle soludu. "Ya! Neden o çocuk sürekli senin etrafında geziyor? İlişkilere bile engel oluyor, cidden döveceğim onu!"

Gözlerim şaşırdığım için irileşirken, Rosé'nin sinirlenmesinden ziyade bahsettiği ilişki konusu aklıma takılmıştı. "Engel olmak?" dedim az önce söylediklerine atıfta bulunurken.

"Okulun en zeki kızı sensin ama gözünün önündekileri anlayamıyor musun gerçekten?"

"Ne demek istiyorsun Rosé?"

"Diyorum ki kalın kafalı canım arkadaşım, Jungkook senden hoşlanıyor." dedi bıkkınlıkla ve benim şaşkınlıkla ona bakmama sebep oldu. Onun bu söylediklerinden oldukça emin oluşu beni güldürdüğünde, başımı sağa sola salladım.

"Saçmalıyorsun, öyle bir şeyin olma ihtimali yok. Onunla doğru düzgün konuşmadım bile." Mütevazılık yaptığım falan yoktu, söylediklerimde tamamen ciddiydim. Jungkook'un benden hoşlanması gibi bir durum söz konusu dahi değildi. Okulun gazetecisi olarak, her konuya hakim olduğum gibi daha iki hafta önce o ve Yerim'in ayrıldıklarını da biliyordum. Yeni bitmiş bir ilişkiydi ve Tanrı aşkına, hangi ara benden hoşlanmıştı ki? Hem ayrıca ben dikkatli biriydim, öyle bir durum olsaydı bunu hissedebileceğimden emindim.

"Sen öyle san," dedi burun kıvırırken. Çalan zil ile on dakikalık teneffüsüm sona erdiğinde, cevap vermeyerek oturduğumuz çardaktan çıktım. Bu konu hakkında konuşmak pek istediğim bir şey değildi çünkü tamamen bir saçmalıktan ibaretti.

Okul binasına geri girdiğimizde, derslerimiz farklı olduğundan onlar üst kata ilerlemiş, ben de kendimi ilk katta bulunan edebiyat dersinin işleneceği sınıfa atmıştım. Kahve tonlarındaki kalın hırkama sıkıca sarılarak sırama geçtiğimde, sıcak sınıf biraz da olsa iyi hissettirmişti. Havalar son günlerde oldukça soğuktu ve ben okula sadece bir hırkayla gelecek kadar aptaldım.

strawberries and cigarettesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin