Geldik son bölüme. İlk defa bir kitabı final yapıyorum. Heyecanlıyım ama içimde burukluk da var. Neyse, çok tutmayayım. Bölüm sonunda epeyce tutacağım çünkü. Bu bölüm, bu kitabı okuyan buraya kadar gelen herkese gelsin. Bir de bölüm başlığındaki tüm umutsuzlara gelsin. Umutsuz aşklara umut olsun. Beğendiğim bir şiiri de paylaşıp öyle başlayacağım bölüme. İyi okumalar. 💞
Öyle bir adam sevdim ki;
Yüreğime değdi gözleri,
Sırılsıklam ıslandım yağmurlarında...
Öyle bir adam sevdim ki;
Sevdası ruhuma işledi,
Üryana bürünüp, onu giyindim baştan ayağa...
Öyle bir adam sevdim ki;
Kifayetsizlik dudak uçlarımı yokladı,
Sözcükler boynu bükük kaldı karşısında...
Öyle bir adam sevdim ki;
Baharda açan çiçekleri kıskandırdı,
Beni benden alıp götürdü rayihası...
Öyle bir adam sevdim ki;
Dokunulmamış aşkların tazeliğinde,
Yavaş yavaş işledi, sevdasını zerk eyledi kalbime...
Öyle bir adam sevdim ki;
Cezbeye tutulmuş dervişe döndü yüreğim
Umursamadan meydan okudu tüm dünyaya...
Öyle bir adam sevdim ki;
Ayrılık türkülerini unuttum kollarında,
En güzel aşk bestelerini fısıldadı kulağıma...
Öyle bir adam sevdim ki;
Hira dağı kadar güvenli kıldı sinemi,
Aldı gitti korkular gölgesini...
Öyle bir adam sevdim ki;
Varlığım, yoklar arasında var oldu,
Dertler buhar olup uçtu...
Öyle bir adam sevdim ki;
Tüm hücrelerimde duyuldu ayak sesleri,
Unutturdu hem geçmişi, hem geleceği...
Öyle bir adam sevdim ki;
Hasreti kan gibi damarlarımda,
Vuslat, her şeye rağmen an gibi kapımızda...Hamiyet Akan
---
Kasvet sarmıştı havayı. İçimi kaplayan huzursuzluğa gökyüzü de eşlik etmeye başlamıştı. Gök gürültüsü göğü inletmeye başlamış ardından da uğruna savaşın olduğu bu toprakları çamura bulayacak şiddetli bir yağmur bastırmıştı.
Nefesini zorlaştıran kollarımı boynuna dolamış, kendime siper etmiştim Teğmeni. Umut'u ise arkama almış, bize çevrilen namluların önünde bekliyorduk. Ne olacağını bilmiyordum. Aklımdaki düşünceler bize ne olacak sorusundan ibaretti. Açıkçası korkmuyordum da. Onunla olduktan sonra hiçbir şeyden korkmuyordum. Kırgındım ona lakin yaptığı fedakarlık zaten affetmek için tetikte bekleyen beni, kolayca affetmeye yöneltmişti.
"Ne yapacağız şimdi?" dedi titreyen sesiyle. Yutkundum.
"Kaçacağız." dedim kararlı sesimle. "Biliyorsun, kaçacağız demiştim sana." Kıkırtısı doldurdu kulaklarımı. Duymayalı günler olmuştu. Nasıl dayanmıştım onun kıkırtısını, ilahi sesini işitmeden ben?
"Biliyorum. İnanıyorum sana. Güveniyorum." sesi hala titriyordu. Benim de içimin titrediğini, yaralı ruhumun acıyla kıvrandığını hissettim. "Thomas, seni gerçek manada çok seviyorum." Başımı salladım lakin o görmedi. Biliyordum. Beni sevdiğini zaten biliyordum. "Evlenelim Thomas. Bu topraklar şahit olsun aşkımıza. Ağaçlar şahit olsun birleşen ruhumuza. Onların karşısında evlenelim." Saçlarımı sırılsıklam hale getiren yağmur gözlerimden akan yaşlara karışıyor çenemden, boynumdan aşağı süzülüyordu.
"Kabul ediyorum," dedim heyecanla. "Seninle olan neyi kabul etmedim ki zaten?" Yine kıkırtısı doldurdu kulaklarımı. Törenimizde çalacak olan şarkıdan daha güzel bir melodiydi sesi, tapılası. "Kızımız?" Diye sordum. Beni esir aldıktan sonra hiç görmemiştim.
"Onu tehlikeye atamayız sevgilim." dedi sonlara doğru kısılan sesiyle. Boynuma hızlıca belli belirsiz bir öpücük bıraktı. "Lakin, birbirimizin çocuğu oluruz. Saçlarımızı okşarız, öremeyiz fakat tararız. Olmaz mı?" Bu sefer ben gülümsedim. Aceleyle bir öpücük daha bıraktı boynuma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT |bxb|
Teen FictionTamamlandı! Düzenleniyor. --- "Gökyüzünü sorsalar gözlerinin güzelliğini anlatırım." --- Gelin sizi 1915'e götüreyim. Ellerinize silahlar yerine papatyalar yerleştireyim. Eşcinsel konulu hikayedir. Homofobikler bi gıdım yanaşmayın.