BÖLÜM 11

750 59 3
                                    

[Bölümün tamamını MEDYA ile okuyunuz.]

Wu ilk gecelerinde modelinin kendisine yaptığını yapıyor, Edison’un saçlarındaki havluyu hafifçe hareket ettirerek ıslaklığını alıyordu. Elleri oldukça nazikti. Canını yakmamak için ekstra özen gösteriyordu. Bu sırada da modelin sert bakışlarının bakışlarına değmemesi için büyük efor sarf ediyordu.

Evet!

Uzun süredir modelin bakışları oldukça sertti. Saçlarını şampuanlarken mesela… Edison gözlerini bir an olsun yöneticinin gözlerinden çekmemişti ve bu bakışlar Wu için bir daha görmeyi istemediği türden bakışlardı.

Ama asıl sebep saçlarındaki köpük esmer tenden süzülerek yok olurken yöneticinin fark ettiği şeydi... Modelin gözlerinden düşüp duş başlığından gelen suya karışarak yok olan birkaç damla…

O andan sonra Edison’un gözlerine bakma cesaretini yitirmişti.

Havluyu modelin saçlarında hareket ettirmeye devam ederken elinin modelin eline temasıyla irkildi. Bilinçsizce gözlerine gitti gözleri.  Edison başını eğdi.

“Yeterli.”

Havluyu yöneticinin ellerinden çekip oturduğu koltuğun koluna bıraktı. Yöneticinin yanında geçip arkasında bıraktı. Wu havada asılı kalan elini indirdi ve modelin sessizce uzandığı yatağa döndü. Örtü içindeki bedeni sarmıştı. Örtünün dışında kalmış dağınık saçları izledi.

Edison içine kapanmıştı!

Şuan gerçekten güçsüzdü ve bunu her hareketi gösteriyordu. İçindeki kargaşanın içinden sıyrılmaya çalışıyor gibiydi. Wu Edison’un bu halini görebileceğini tahmin dahi edemezdi.

Gözlerini yataktaki bedenden çekip odanın duvarlarından birine sabitledi. Bakışları boştu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

İlk kez bu kadar kararsız ve çaresiz hissediyordu.

İlk kez birine yardımcı olabilmek için elinden bir şeyler gelmesini diliyordu.

İlk kez birini güçsüz gördüğünde kötü hissediyordu.

Edison sessizdi.

Wu sessizdi.

Bu sessizlik yorucuydu, bunaltıcıydı.

Aralarındaki sessizlik…

Modelde bir şeyler eksikti. Ya da fazla…

Bir saat öncesinde modelinin dudaklarından vücuduna yayılan öfkenin şiddetini düşünürken sol yanındaki baskının ivmelendiğini hissediyordu.

Model, ismini öğrendiğinde tattığı yakınlığa zıt şimdi millerce uzak geliyordu yöneticiye... Şuan anlıyordu ki Edison’un yakınlığı dahi uzaktı. Edison karmaşıktı. Çözülmeyi bekleyen bir bulmaca… Çözmesi zahmetli ve bunaltıcı olabilirdi.

Kolay olmayacaktı!

Denemeye değer miydi?

Wu için cevap belliydi. Ona çekildiği sürece onun için çabalayacaktı.

Odadaki sessizliği yatağın bir köşesine atılmış telefon böldü. Edison örtünün altından çıkardığı eliyle telefona ulaştı. İsme baktığında başını belli belirsiz yöneticiye çevirmişti. Kendisini toparlayıp boğazını temizledi ve aramayı cevapladı. Hattın diğer ucundaki sesi dinledi.

THE LOST PURITYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin