ÖNCEKİ BÖLÜMDEN ;
Anne : Bana da haber verseydiniz de merak etmeseydim keşke. Korkuttunuz beni eşşek sıpaları. Gelin bakayım.
İki kolunu açtı ve bizde koşup sarıldık.
Ardından arkamızdan bir ses geldi.
Bir dakika o, o ne dedi??
DEVAM ;
Arkamızda ki sesin sahibine döndüm. TANRIM BU DA NE?!
Abime baktığımda oda şaşırmışa benziyordu. AMA KİM BU BUNAĞA ŞAŞIRMAZ Kİ?
-Anne bu morukta kim?
Abim dediğimi beklemediği için bir anda annemin üzerine tükürerek gülmeye başlamıştı. Bende tam gülecekken annemin dediğiyle donup kalmıştım öylece.
Anne: O senin kocan Jimin.
İlk başta anlamasam da şuan dona kalmıştım. Bir dakika o ne demişti. Kocan?
Abime baktığımda az önce tükürerek gülerken şuan tükürüğünde boğuluyordu.
Hoseok: ANNE! NE DEDİĞİNİ SANIYORSUN?!
Anne: Sen karışma Hoseok.
Hoseok: Karışma mı? Sen ciddi misin kadın?! ARALARINDAKİ YAŞIN FARKINI BİLMİYOR MUSUN?
Abim şuan fazlasıyla korkunçtu ve daha yeni karşılaşmamıza rağmen beni koruyordu. Göz yaşlarım çoktan firar etmişti. Ne yapacağımı bilmiyordum.
YAZARDAN ;
Anne: DÜZGÜN KONUŞ ANNENLE JUNG HOSEOK.
Hoseok: KES SESİNİ. ARALARINDA 43 YAŞ OLAN BİR KOCASI OLMAYACAK. KALBİ KİMİ İSTERSE ONUNLA EVLENECEK. Jimin çıktığımız yere git geliyorum. ( adam 63 yaşında )
Abisi der demez kaçtıkları yere koşar Jimin. Abisine güvenmeyi seçmişti.
Anne: HİÇBİR YERE GİDEMEZ.
Hoseok: KONUŞMA. EN AZINDAN KARDEŞİMLE VEDALAŞIRKEN RAHAT BIRAK.
Anneleri nefes verir.
Anne: 10 dakikanız var.
Hoseok: 3 saat. Saat 12'de (öğlen) kendi ellerimle teslim edeceğim
Jimin' in peşinden koşar Hoseok'ta.
JİMİN' DEN ;
Artık bacaklarım güçsüz düşmüştü ve yaklaştığımda düşmüştüm. Kalan 5-6 adımı emekleyerek tamamlarım. Ardındanda kendimi çimlere bırakarak abimi beklemeye başlarım. Bir süre sobra gelen adım sesleriyle başımı kaldırdım ve sulu gözlerimle abime baktım.
-: A-abi be-
Abimin bana yaklaşıp sıkıca sarılmasıyla sözüm kesildi ve bende susup ona sarıldım hemencik. Ardından çekilip elimden tuttu ve koşmaya başladı. Zorda olsa abime ayak uydurdum. Daha çok beni sürüklüyordu. Nereye gidiyorduk bilmiyorum ama bir patikaya vardık. Bir atlı araba yaklaştı ve abim onu hızlıca durdurdu.
Beni bindirip Batı Krallığına sürülmesini istedi. Araba harekete geçtiğinde abime bağırdığımdaysa sadece bana gülümsemekle yetin. Ne olduğuna anlam veremiyordum. Bu korkumu körüklüyordu ve ağlama isteğimi arttırıyordu. Yere çöküp oturdum arabanın içinde. Uzun süre ağladım. Nerdeyse yol boyunca ve ardından uyuya kaldım.
BİR BUÇUK SAAT SONRA- JUNGKOOK'DAN;
Abim işlerle ilgileniyordu hep. Bu yüzden odamda tek başıma oturup kağıdın üstüne özel bir kuş türünden olan kalemim ile resim çiziyordum.
Aniden açılan kapım ile gelen Anneme baktım.
-Bir sorun mu var?
Anne: Ülkenin kapılarında bir at arabası var. Arkadaşın Batının valisi Jung Hoseok sadece sen ve abinin yardım edebileceğini söylemiş. Abin meşgul olduğu için sen ilgileneceksin.
Konuşmama bile fırsat vermeyip giden annemle nefes verip odamdan çıkarım. Ardındanda şatomuzdan çıkıp insanlara selam vere vere krallığımızın kapısına varırım. Annemin dediği at arabasına hafif bir el işareti yapıp arabanın kapısını açmasına beklerim. Açıldığında içinde gördüğüm bedenle kaşlarım çatılırken eğilip onu kucaklarım.
Bir kolumla kalçalarının altından tutup diğer elimlede başını boynuma bastırırım. Birinin onu görmesi kargaşaya yol açabilirdi. Belkide büyük bir felakete.
Hızlıca saraya koşmaya başladım tuhaf bakışlar altında. Girdiğim gibi saray kapıları kapanmıştı. Ne yapacağımı bilmediğim için onu odama çıkarttım ve yatağıma bırakmak zorunda kaldım.
- Ah yatağıma ilk alacağım kişi bir erkek olmamalıydı...
Odamdan çıkıp şatonun ana binasına koşmaya başladım. Babam ve abim günün büyük bir kısmında orda olurdu. İçeriye dalmamla yanlarına yürüdüm.
Babamın kaşları çatılmıştı ve abimde şaşkınca bakıyordu.
Babamı es geçip abime döndüm. Hoseok hyung onu bize emanet ettiği için bu bizim sorumluluğumuzdu.
- Abi büyük bir sorunumuz var.
_______________________________________
O SIRADA BATI JUNG KRALLIĞI- HOSEOK'DAN;
Jimin'i bindirip yavaş adımlarla krallığımıza yürüdüm. Kardeşimi öylece göndermek istemesemde aklıma ilk gelen çözüm buydu. Şimdi bir şekilde Namjoon hyunga ulaşıp yardım istemeliydim. O ne yapacağımı bilirdi.
Krallığa vardım ve şatoya girdim. Annen ve o bunak kapıda bekliyordu. Onlara bakarak sırıttım.
Anne: Jimin nerde Hoseok!?
- Gitti anne. Sizede selam söyledi.
Anne: MUHAFFIZLAR BURAYA GELİN DERHAL.
Etrafımıza toplanan muhaffızlar annemden gelecek emri beklediler benim gibi.
Anne: Derhal Jung Jimin'i bulmak için haber salın. Tüm krallıkları didik didik arayın. Onu ilk bulana 1milyar altıb vereceğim.
NE? BU RESMEN SAVAŞ DEMEKTİ...