Multimedya:Felix💙
Sırtım bir kere daha yerdeki minder ile buluştu. Sinirlenerek;
"Ahhh!"diye bağırdım ve ellerimi mindere vurup ağır ağır doğruldum.
Nefes nefeseydim. Oldukça da terlemiştim. Vücudumda sızlamadık tek yer kalmamıştı.
Yunho bu hâlime keyifle gülümsedi. Suyunu içtikten hemen sonra yanıma adımladı. Adımlarını başımda durdurup elini uzattı.
Gözlerimi devirdim. Bir yandan trip atmaya çalışırken öbür yandan yardımını reddedememem ne kadar büyük bir tezat olsa da yaptım.
Elini tuttum. Yüzümü acıyla buruşturup ayağa kalktım.
"Yah, trip atmayı bile beceremiyorsun."
"Atmamı istiyorsan gerçekten becereceğimden emin olabilirsin."
Elimi elinden çekip kollarımı birbirine bağladım. Yunho ilerledi. Koltuğa eğildi. Sonra hızla arkasına dönüp bana elindeki havluyu sertçe fırlattı.
Büyük bir hızla gelen havlu hazırlıksız olduğum için suratıma yapışıverdi. Zaten yenilginin sinirini üzerimden atamamıştım. Bir de üzerine bu olunca, üstelik Yunho kıkırdamaya başlayınca dayanamadım.
"Yah! Ne yapıyorsun?!" diye bağırdım. Biraz... Aslında biraz cırladım da diyebiliriz.
Yunho rahat tavrını takınmaya devam etti. Eşyalarının olduğu L şeklindeki kırmızı koltuğa oturup yayıldı.
"E, eğitim." diye cevap verdi.
"Eğitim yapıyoruz Mi Roo-shhi. Sen kabul ettin ya hani? Reflekslerin güçlenmiş mi diye kontrol ettim ama 2 haftadır tık yok. Her neyse, havluyu al da terini sil bari. Hastalanma."
Burnumdan kızgın boğa gibi derin bir nefes verip hırsla yere eğildim. Düşen havluyu elime alıp boynuma yerleştirdim. Yunho'nun yanına adımladım. Oturdum.
"Kollarımdaki hamlık hâlâ geçmedi. Yoksa bitirmiştim işini. Çoktan kaptım öğrettiğin savunma hareketlerini."
Yunho bu sefer gıcık gıcık cevap vermedi.
"Evet, aferin." deyince yüzüne şaşkınlık dolu bir ifadeyle bakakaldım.
Oda sessizliğe büründü. Yunho başını çevirip bana baktı ve anında kahkahalarla gülmeye başladı.
"Kapat ağzını kapat. Çok komik duruyorsun."
Ağzımı kapattım. Yutkundum. Ben de gülümsedim.
"Bu sefer beni gıcık etmedin, sinirlendirmedin. Şaşırdım."
"Hakkını yememek lazım. Güzel iş çıkardın. Bayağı öğrendin. Üstelik kuvvetlisin de. Bugün kolların ham olmasaydı beni yıkabilirdin. Eminim. Tabancayı da güzel kullanıyorsun. Bugün atış mesafesini biraz daha artıralım diyorum, olur mu?"
Tabanca ile atış yapmak bağımlılık hâline gelmişti. Her gün atış yapıp hedefi vurdukça rahatlıyordum.
Yüzümdeki gülümseme Yunho'nun sözlerinin ardından epey arttı.
"Olur."dedim.
Bu esnada kapı tıklatıldı. Yunho'nun "Gir!" komutu üzerine içeri Jongho girdi. Başını hafif eğip ikimizi de selamladıktan sonra söze girdi.
"Felix geldi Mi Roo. Seni ve Jisue'yi görmek istiyor. Oturma odasına aldım, bekletme istersen."
Yüzüme belirgin bir tebessüm yerleştirip heyecanla ayağa kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Bırakma // Lee Felix(✓)
FanfictionGözlerindeki yaşlar taze kanlı yüzündeki kana bulanarak kırmızıya büründü ve kanlı bir şekilde yanaklarında yol yapıp aşağı sarktı. "Beni... İyi tanıyamamışsın." dedi. Sonra gözleri, sicim gibi yaşlar boşalan ve büyük ihtimalle kıpkırmızı olan gözl...