Özel Bölüm | Her hikaye ... bitmez.

4.3K 212 535
                                    

SELAAAAM!! 50k'ya özel bölüm yazacaktım. Fakat zaman sıkıntısından(finallere çalışma, dönem ödevi gibi) dolayı erken geldi. Nasılsınız? Umut ve Thomas iyiler. Sizleri özlemişler 😂 Neyse çok tutmayayım, sonda görüşürüz. Umut'un ağzından okuyacaksınız bu bölümü. Bir de bölümün adındaki boşluğu dilediğinizce doldurabilirsiniz. İyi okumalar.

Not: Bu bölüm, güzel sahneler içermekte fakat sonu kötü bitmektedir. Final bölümü, son bölümdür. Bu bölüm, alternatif son ya da mutsuz bitse nasıl olurdu tarzında bir bölüm olmuştur.

---

Yaşamın bir kısmında geç kalınmışlıklar vardı. Yaşarken farkında olunamayan yaşadıkça anlaşılan geç kalınmışlıklardı. Aşka geç kaldığım gibi, Thomas'a da geç kalmıştım. Zira, hayatım boyunca manasını bile doğru düzgün ifade edemeyeceğim aşka ulaşmak aklımın ucundan dahi geçmezken onu bir erkekte bulacağım hayal dünyamda yer edinmiyordu bile.

Thomas'ı ilk gördüğüm anı hatırlıyordum. Vazifem gereği düşman cephesinde kalmak için hekim olduğumu söyleyip, kaybolduğuma dair bahane üretmiştim. Lakin, Thomas'ın gözlerime bakışında farklı bir şey vardı. İçimi titreten, bedenime acı veren bir bakışı vardı.

"Umut'um," diye fısıldayarak ellerimi tuttu sevgilim. Aklımda dönüp duran düşüncelerimin, onun önüne geçmesini engelleyip tuttuğu ellerimden öptü defalarca. "Düşünme hiçbir şeyi. Sıkma o güzel canını." Her cümlesini gülümseyerek söylüyor ardından da ellerime öpücükler konduruyordu. Benim de onun öpücüklerine içim gidiyordu. Ona gitmeyen neyim vardı ki zaten? Ona canım gidiyordu.

Öpücüklerini sıraladığı ellerimizi ayırıp yüzüne yerleştirdim parmaklarımı. Alnımı alnına yaslayıp gözlerinin içine baktım bir müddet. Aşkla ve sevgiyle bakan gözlerinin yanına, yukarı kıvrılmış dudaklarının kenarına, boynuna usul usul öpücükler kondurdum. Boynuna sinmiş güzel kokusunu dolu dolu içime çektim. Çok güzel kokuyordu.

"Baksana ardımıza," diyerek elleriyle küçük bir kayıkla geçtiğimiz denizi işaret etti. "Her şeyi geride bıraktık. Sadece ikimiz varız. Evimiz olacak, bize ait bir yuvamız. Birlikte güzel yemekler yapacağız. Sarılarak uyuyacağız. Senin güzel yüzünü izleyip benim gökyüzüm olan gözlerini aralamanı bekleyeceğim. Seni seyrederek başlayacak günüm." Fısıldayarak söyledi her cümlesini. Lakin, ben duymayayım diye değil. Sadece ikimize ait olan şeyleri bizden başkası duymasın diye fısıldıyordu. Zira, şu an olduğumuz yerde kimseler de yoktu. Fransa'nın kıyılarında sırtımızı şehre karşı, yüzümüzü denize dönmüştük. Benim başım onun omzuna yaslanmıştı.

Thomas, yaklaşık iki hafta önce kaçabilmemiz için bir kayık ayarlamıştı. İlk önce Yunanistan'a, sonra İtalya'ya, İtalya üzerinden de Fransa'ya gidecektik. Hepsi birer hayal gibi gelirken nihayet Fransa'daydık işte. Hatta sevgilimin omzuna başımı yaslamış, güzel ellerinden tutmuş bir vaziyette oturuyorduk.

"Seni o kadar çok seviyorum ki," diyerek yanağına sulu bir öpücük kondurmuştum. Onu öptükten sonra da utanıp başımı öne eğmiştim. Thomas'ın kahkahaları anında kulaklarımı doldururken utancımdan başımı kaldıramıyordum. O kahkaha atarken bakmaya doyamadığım gülüşüne bile bakamayacak kadar utanıyordum. Onu ne zaman bu şekilde öpsem hep aynı şeyi yaşıyorduk. Ben utancımdan ona bakamıyordum o da kahkaha atıp dudaklarımdan öpüyordu beni, tıpkı şimdiki gibi. Dudaklarımın üzerine kapanmış dudakları usulca hareket ediyordu. Benden karşılık bekliyordu naif öpücükleri. Birbirine hasret dudaklarımız benim karşılık vermemle aç bir şekilde birbirinin üzerinde hareket etmeye başladı. Dudakları söylemeye doyamadığı tüm kelimeleri nefesime fısıldıyor gibiydi. Çoktan nefesim olmuş bu adam da biliyordu, artık kelimeleri nefesime üflüyordu bu yüzden.

UMUT |bxb|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin