Selim, hala aldığı telefonun şokundaydı. Ofise geleli birkaç saat olmuştu ve arkadaşları onu anca sakinleştirebilmişti. Yüzünü ovuşturdu ve arkasına yaslandı. Telefondan gelen Büyük Patron Atıf KARATAŞ'ın sesini hatırladı. Arabaları almak için atmacaya gidiyordu ama aniden arabayı durdurup Atıf'a kulak vermişti.
Atıf, olayları çözdüğünü ve bütün olayların sorumlusunun Hakkı olduğunu söylüyordu. Selim, duydukları karşısında şok olmuştu.
Arabadan çantayı çalan adam, babasından yadigar olan arabayı çalanlar, Yeliz'e saldıran adamlar, nişanlısının vurulmasına neden olan kapkaççı hepsi Hakkı'nın adamıydı. Birde öldürmek istediği bir polis vardı. Peki ama neden? Bütün bunları neden yapmıştı?
İşte bu yüzden Atmacaya gitmek yerine ofise gelmişti. Kapkaççı Cemil ve ölmekten kurtardığı Polis bir şeyler söyleye bilirdi. Bir kaç saniye daha bir şey söylemeden durdu.
Derin bir nefes aldı: "Konuş Cemil. Seni Hakkı mı tuttu?"
"Ağabey ben..." diye kekeledi. "böyle olacağını bilemezdim."
"Hemen bir açıklama bekliyorum." diye gürledi Selim.
Cemil hızlı hızlı bir iki nefes aldı: "Evet, evet biri bu işi yapmam için para verdi. Ama... Ama kim olduğunu bilmiyorum Hakkı olabilir ama... herhangi biride olabilir."
"Para mı?" Selim oturduğu yerden kalktı. "Söylesene nişanlım kaç para için vuruldu." diye bağırdı. "Beyza ölebilirdi. Bir insanın hayatı ne kadar ediyor söyle bana."
"Ben özür dilerim." Cemil ağlamaya başladı. "Lütfen böyle olacağını bilemezdim. Sen müdahale etmeseydin belkide..."
"Şimdi suçlu ben mi oldum?" dedi ve bir tokat attı. Cemil yere düşerken dudağından bir damla kan süzüldü.
Herkes şok olmuştu ve kimse konuşmuyordu. Selim dişlerini sıktıkça elmacık kemikleri dalgalanıyor, burnunun kenarları titriyordu. Orada ki kişilerden bazıları belkide onu ilk defa bu kadar sinirli görüyorlardı.
Selim polise dönüp bakınca Polis direk lafa atıldı: "Hayatımı kurtardınız buna minnettarım ama inan bana ben hiçbir şey bilmiyorum."
"Adam seni gömmeye kalktı. Bu iş içinde bizi kullandı." dedi ve elini saçlarının arasında gezdirdikten sonra Polise doğru eğildi. "Nasıl olur da bir şey bilmezsin?"
"Hatırladığım son şey bir taksiye bindiğim ve sonra burada uyandım."
"Bir nedeni olmalı?" diye gürledi.
"Selim sakin ol." dedi Enişte. Gözler bir anda Enişteye döndü. "Şu Atıf denen adama ne kadar güveniyoruz?"
"Ne demek istiyorsun Enişte?"
"Etrafına bir bak Selim. Olmasını istediğin şey bu mu? Birbirimize girmemiz mi?" dedi Enişte eliyle etrafındakileri göstererek. "Atıf'ın yalan söylemediğini nereden bileceğiz?"
Enişte şimdiye dek hiç olmadığı kadar mantıklı konuşuyordu. Ama Selim ona aldırış etmiyordu. Atıf'ın güvenine sonuna kadar inanıyordu.
"Atıf'ın güvenini nasıl sorgularsın?" diyerek köpürdü. "Sahip olduğumuz her şey; bu ofis, arabalar, işimiz ve paramız her şey onun sayesinde."
"Yada Yeliz'in." dedi Kenan kısık bir sesle.
Selim aldırış etmeden konuşmasına devam etti: "Beyza onun sayesinde kurtuldu. Ve..." duraksadı. Sanki sözlerinin bu kısmı onu tedirgin ediyor gibiydi. "Bir iş teklifi sundu."
Atıf bu tarz konuları telefonda konuşmazdı ama bu durumu en kısa surede halletmek istiyordu. Selim' bütün olanları telefonda anlatmıştı ve Hakkı'nın bir bedel ödemesi gerektiğini söylemişti. Bu iş için Selim'in yapması gerektiğini güvenilir bir adam olarak Hakkı'nın koltuğuna oturmasını destekleyeceğini söylemişti.
Selim, bir olanları birde olacakları düşünüyordu. O gün Yeliz'le hiç karşılaşmamış olmak isterdi. Rahmi'nin teklifini kabul etmemiş olmak isterdi. Kapkaççıyı durdurmaya çalışmamış olmak isterdi. Artık bunların bir önemi yoktu. Olan olmuştu, bu işin içindeydiler ve Atıf'a borcu vardı.
Günün birinde Atıf'ın bir iyilik isteyeceğini biliyordu ve o zaman elini kirletmesi gerekecekti. Sonun da o gün gelmişti.
"Bunu yapacağım." dedi Selim. Kısa süreli sessizliği bozmuştu. "Yapmak zorundayım."
"Neler söylüyorsun sen Selim." dedi Erdi.
"Ciddi olamazsın." diye peşine ekledi Kenan.
"Evet ciddiyim. Adama borcumuz var bir şekilde ödemeliyiz. Ya biz Hakkı'yı temizleriz!" bir iki saniye nefes aldı. "Yada Atıf bizi!"
"Biz katil değiliz seni budala." diye sesini yükseltti Kenan.
Elbet karşı çıkanlar olacaktır. Bu camiaya girdiysen dikkat etmen gereken hususlar vardır. Kendinden emin ve kararlı olman gerekir. Korka bilirsin, tedirgin olabilirsin ama yanındakilere bir şey belli etmemen gerekir onlara güven vermelisin. Ciddi olduğunu ve liderlik vasıflarını göstermelisin. Yoksa bu camiada ayakta kalamazsın.
Aklından geçen bu düşünceler Atıf'ın sözleriydi. Bu işi yapması için Selim'i cesaretlendirmek, ateşlemek için söylemişti bu sözleri. Yapacağından emin olmak istemişti.
"Sözlerine dikkat et." diyerek Kenan'ı durdurdu. Kendinden emin bir sesle devam etti. "Ama evet haklısın, biz katil değiliz."
"Ağabey istersen ben yaparım." dedi Dazlak.
"Biz adam öldürmeyiz ama başkası yapabilir."
"Kim ve nasıl?" dedi Enişte.
"Bu işten çıkar sağlayacak birileri..."
"Bir planın var gibi konuştun." dedi Erdi.
"Öylede denebilir." dedi ve onu dinleyen yüzlere baktı. "Atmaca Serdar bu iş için biçilmiş kaftan. Tek yapmamız gereken uygun ortamı sağlamak ve ikisini karşılaştırmak gerisi Atmacaya kalıyor."
"Son hatırladığıma göre Atmaca ile dost olarak konuşmuyorduk." dedi Enişte.
"Hakkı'yı ortadan kaldırma fikri hoşuna gidecektir. Ayrıca onun yerine geçeceğimiz için bizimle dost olmak isteyecektir. Bu işten çıkar sağlayacak arabalar onda kalır. Bunu yapacağına eminim." bir kaç saniye duraksadı. "Benimle misiniz?"
"Ben öyleyim." dedi Erdi. "Hastahanede yatan benim kardeşim."
"İşler kötü giderse, arkanı kollayacak bir dosta ihtiyacın olabilir." dedi Kenan.
"Öyleyse detayları konuşalım." dedi ve koltuğa iyice yerleşti.
###Bölüm Sonu###

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN ABİLER
ActionSelim, her gün olduğu gibi evden çıktı. Ama bugünün diğerlerinden farklı olacağını bilemezdi. Karşılaştığı bütün olayların bir tesadüf olmadığını, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmış bir planın parçası olduğunu öğrendiğinde artık çok geçti. Masum...