1

2.8K 239 53
                                    


Karanlık gökyüzünde sadece ay parlıyordu.

Yıldızsız bir gecede, kasvetli karanlığın altında onu ağlarken görmüştüm. Han nehrinin üzerinde.

Üzerindeki kıyafetleri paçavra gibi yırtık ve yamalı, çok yüksek ihtimâl evsiz bir oğlan çocuğu. Atmayan kalbim saliselik bir anda annelik iç güdüsüyle sarsılıyor.

Beton köprünün üzerindeki taşlar siyah botlarımın topukları altında ezilirken havada yüzüme doğru esen ter kokusunu kokluyorum. Esmer çocuk rüzgar altında yaprak gibi titredi. Hassaslaşmış burnumun ucu ona doğru yaklaştıkça kaşınmaya başladı. Midesinden gelen gurultuları duyacak kadar yaklaştığımda gülümsedim. Omuzlarından kavramıştım. İnsaniyet barındırmayan buz gibi soğuk kollarım ve taş gibi sert göğsüm onun için rahat bir ölüm döşeği değildi.

Soğuk ve kaya gibi sert parmaklarım sıcak ve ter kokan teni yavaşça okşadı. Son saniylerinde ona zarar vermek istemezdim. Zavallı evsiz oğlan çocuğu. Titreyen parmaklar porselen gibi bembeyaz yanağıma dokundu. Benim aksime o yumuşacık ve sımsıcaktı. Soğuk dudaklarım şah damarının üzerine yerleştiğinde kalbinin dudaklarım üzerinde atışını hissettim. Dişlerimi yumuşak tene geçirmek için can atıyordum.

"Lütfen yardım et bana.. yalvarırım lütfen.."

Açık kahve saçları kirli ve yağlıydılar. Kahverengi gözlerinin üzerini bir örtü gibi kapatıyordu. Ses tonu çok çaresizdi. İlk defa bir kurbanım benden kurtulmaya çalışmak yerine benden yardım istiyordu. Şeytandan.

"Ben yardım isteyebileceğin biri değilim."

"Lütfen.. yalvarırım beyaz kadın."

Ay ışığı porselen tenimde parlak yansımalar yaparken onun buğulu kahverengi gözlerini seyre daldım. En fazla 20 yaşındaydı ve ağlamak üzereydi. "Bu yaşta sokakta ne işin var?"

"Yardım et bana yalvarırım! Bu hastalığa daha fazla dayanamıyorum."

Boğazından gelen derin ve kanlı öksürük üzerindeki paçavraları olduğundan daha fazla kirletirken elimi göğüs kafesine yerleştirdim ve ince kumaşların üzerinden kalbini yokladım. Kaburgalarını yeri geldiğinde testere işlevide gören ihtişamlı ve elmas gibi parlayan tırnaklarımla yarabilir kalbinin tadına bakabilirdim. Yinede bunu erteledim çünkü ölsün istemiyordum. Bu genç adam karşımda, asırlardır insanların kanını içerek yaşayan bir yeryüzü şeytanından yardım isteyecek kadar biçare ve zavallıydı.

Omuzlarını bıraktım ve bedenini tamamen bana çevirdim. Artık soğuk bedenime yaslanmadığından titremesi bir nebze olsun azalmıştı. "Adın nedir?"

"Ki-Kim Taehyung efendim."

Soğuktan morarmış dudakları biraz daha titredi. "Ben de Kim Jisoo. Minik TaeTae, ben insan değilim."

"Biliyorum, buz gibisin ve sırtım göğsüne yaslıyken kalp atışlarını hissettmedim. O yüzden sana karşı koymadım, yardım istedim."

"Zekisin." Aptal insanlara dayanamazdım, bu çocuğun konuşma şekli hoşuma gitmiş gibiydi. "Seni onlardan birine dönüştürmemi mi istiyorsun TaeTae?" Benden başka hangi türlü yardım isteyebilirdi ki?

Diz çöktü ve ayaklarıma kapandı. "Yalvarırım dönüştür beni! Verem beni yavaş yavaş ve acıyla öldürüyor! Lütfen yalvarırım!"

Onu tuttum ve ayağa kaldırdım. "Sanırım akşam yemeklerinde sadece kendimi beslemem yetmeyecek. Başıma bela olursan gırtlağını keserim." Siyah eldiven altında saklı sivri tırnaklarım usulca yanaklarını okşadı.

phosphene » jiho & vsoo & jinji ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin