Stitched you up, put you together.
With cotton and feather.
12 Kasım 2016,
Jeon Jeongguk, 16.✎
Gücü tükenmiş bacaklarımla bana uzanan bedenden birkaç adım geriye kaçmış, iki yanımda sallanan ellerimi suratıma kapatarak yanaklarımı ıslatan yaşları temizlemeye çalışmıştım.Ona güvenmiyordum, onu sevmiyordum.
Dizlerinin üzerinde, küçük bir bebek gibi emekleyerek yanıma ulaşmaya çalışmaya devam eden beden, stresle dolmuş göğsümü sıkıştırarak nefeslerimi darlıyordu.
Sahteydi.
Yıllar içinde beni korkak bir sulugöze çevirmiş, büyümeme asla izin vermemişti."Üzgünüm, ben çok özür dilerim. Sen bu şekilde saygısızlık etmeye devam ettiğin sürece kendime hakim olamıyorum. Yemin ederim kendimi düzeltmek için çabalıyorum.
Sen... sadece bana hiç yardımcı olmuyorsun."Sevimli suratını gizleyen karışık saç telleri terli suratına yapışmış, derin nefesleri ardından kendi kendine konuşuyormuşçasına gözlerini karmaşık odada gezdirmişti.
Ben ise sarsılıyordum, yorulmuştum.
Ayakta bile duramayacak haldeydim."Lütfen buna bir son verelim bir tanem.
Beni yeterince üzmedin mi?"Dizlerinin üzerinde yükselerek bana suratına yerleştirdiği bir tebessümle bakmaya devam ederken kötü hissediyordum.
Kötü hissediyordum ama tek elimden gelen tiksinmekti.
Tüm bedenim ona tuttuğum kinle doluydu ama yapamıyordum, kendimi suçlamaktan başka bir şey yapamıyordum.
Onu herkes severdi, her zaman benim yanlış yaptığımı söylerlerdi.
Ona olan nefretimle birlikte hissettiğim suçluluk duygusu kendime karşı biriktirdiğim bir diğer nefreti doğurmuştu.
Ağzına kadar nefretle dolmuştum, üzgün ve küçüktüm fakat kimse ihtiyacım olanı bana vermiyordu.
Kimse anlamaya çalışmıyor, düşündüklerime ilgi göstermiyordu.Kollarını aralayarak gülümsemesini büyütürken durulmuş gözyaşlarım yeniden yerlerini almış, gerginlikten titreyen bedenim öne doğru adımlamıştı.
"Gel, anneni sev biraz. Bana her şeyin iyi olacağını söyle. Kendini düzelteceğine inandır ve barışalım."
Yavaşça kollarımı boynunun etrafına sararken hafif tutuşumu omuzlarıma sarılarak güçlendirmiş, suratıma göremediğinden emin olduğum kızgın bir ifade yerleşmesini sağlamıştı.
O bir canavardı.
Birkaç dakika önce tam karşımda sinir krizi geçirmiş bedeni titremeye devam ediyor, bana hâlâ şok halinde olduğunu düşündürtüyordu.O hep böyleydi. Özel alanıma girer, beni onu üzen insanlar yerine koyardı. Kimseye yansıtamadığı nefretini bana kusar, bu evin dışına bir melek olarak çıkardı. Tüm çirkinliğini bana boşaltır, güzelliğiyle çevreyi büyülerdi.
Ancak ondan başka kimse yoktu, kimsem yoktu.Ani bir şekilde kollarımın arasından çıkıp sendeleyerek ayaklanmış, sarı renkli odanın duvarlarına tutunarak kapıya ilerlemişti.
"Ben biraz dinleneceğim."
Yorgun sesi bir fısıltı olarak çıksa da anladığımı belirten bir mırıltı çıkartmıştım.
Kapanan kapıyla yeri boylayan bedenimdeki sızılar kendini henüz belli ediyordu.Yanağımdaki parmak izlerine eşlik eden kanlı çizikler kirli, uzun tırnakları yüzünden olmuştu. Sürdüğü sevimli ojeler izlerimi temizleyemiyordu. O kirliydi. Baştan aşağı tamamen kirliydi ve asla saflanamayacakrı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
teddy bear ⚣ vk
Fanfictioneverything was so sweet until you tried to kill me. dom!tae sub!gguk teddy bear şarkısından esinlenilerek yazılmıştır.