[ Bölüm Altı: Güller ]
Uyku.
Kafamda dönüp dolaşan tek düşünce buydu: Uyku.
Daha önce hiç halüsinasyon görmediğim halde, uykusuzluk sayesinde tam da bir sanrının ortasında olduğuma ikna olmuştum. Çünkü hemen karşımdaki Oktay, eskiden ölüp bittiğim gülümsemesiyle ve kahverengi gözlerindeki ışıltılarla duruyordu.
"Ne dersin?" diye sorduğunda dediği hiçbir şeyi dinlemediğimi fark etmem, uykusuzluğumun bir başka göstergesiydi.
Beyaz dolapların yanında, kimsenin geçmediği bir yerde konumlanmıştık ve ben hala kendime, neden burada olduğumu soruyordum. Üstelik dediklerini dinlemediğimden soğuk terler dökmeye başlamıştım.
Aklıma verebileceğim hiçbir cevap gelmediğinden sadece, "Özür dilerim, ne demiştin?" diye sordum.
"Cumartesi günü, diyordum. Saat ikide sinemaya gidelim mi?" Yine bana geçen sene sadece bunun için her şeyimi verebileceğim gülümsemesinden attı.
Şaşırmıştım ama şaşkınlığımın üzerinden hayal kırıklığı da geçiyordu. Geçen sene bu çıkma teklifini alsaydım, şu anki durumum çok daha farklı olur, Oktay ile yılın, ayın, günün çifti bile olurduk. Çiğnen bir sakızın saça yapışması gibi Oktay'a saplanır, yıkasa da, ütülese de ondan ancak bir mucize ile ayrılırdım.
Fakat şimdi düşündükçe kendimi zavallı gibi hissediyordum. Geçen sene bir bataklığa dönüşmüştüm resmen. Oktay'ın bana yaklaşmasını bekliyor, ona göre hareket ediyordum; bana doğru bir adım dahi atsa, onu içime çekecek ve bir daha gün yüzü görmeyecek şekilde saplantılı sevgimle boğacaktım. Ama hiçbir zaman o bir adım gerçekleşmemiş, yine de bekleyip durmuştum ve o zamana kadar da iyice bataklığı andıran benliğimle etrafımdaki herkesi bunaltmış, yorgun düşürmüş, sıkmıştım.
O geceden sonra bataklığı andıran kişiliğimden kurtulmuştum ve tekrar ona dönüşmeye hiç niyetim yoktu.
Oktay'ı kırmak istemiyordum. En azından o gülümseyişi bozmaya gönlüm el vermiyordu. Bu yüzden, "Bunu düşünmem lazım," dedim ve yaslandığım beyaz dolaptan sıyrıldım. "En kısa zamanda fikrimi söylerim."
"Ajandan çok mu dolu, bana mı öyle geliyor?" diye şakaya vurdu. Gülümseyen gözlerinin altında dediklerimden tatmin olmadığını görsem de önemsemedim.
Anlayışlı olacağını umarak "Sadece düşünmem gerek," dedim.
"Pekâlâ, cevabını bekliyor olacağım," dedi.
Bir süre aramızda tuhaf bir sessizlik geçti ve ben arkamı göstererek "Benim sınıfa gitmem gerekiyor, sonra görüşürüz Oktay," dedim. Yanıtını beklemeden resmen kaçar adımlarla ondan ayrıldım.
Gözlerimi spor ayakkabılarıma dikerek yürüyordum ki birinin kolumdan tutmasıyla durdum. Başımı kaldırıp kolumu tutan kişiye baktığımda Bade'nin meraktan ışıldayan gözleri ile karşılaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOKSAN | ✓
Mystery / ThrillerO, bir kraliçeydi; hayran kaldığım ancak asla ulaşamadığım. Güzeller güzeli, fakat acımasız olan, beni gidişiyle noksan bırakandı. Wattys 2016 "Çığır Açanlar" Kategorisi Kazananı 🍁 NOKSAN, serinin ilk hikâyesidir. İkinci hikâ...