Sabah uyandığımda işe geç kalmıştım. Aşağı kattan annemin sesi geliyordu:
-Luna! Hadi kalk artık, geç kalıyorsun!
Yatağımdan fırladım, üstümü giyindim. Patenlerimi giyip dışarı zor attım kendimi. Hız mı? Hız benden sorulur. General fark etmedi bile. Hem öyle sandığım kadar da geç kalmamıştım bu seferlik.
-Simon naber?
-Luna neredesin sen? Uyurken kafan yine Ay'da mı kaldı?
-Hayır, aslında evet! Bir rüya gördüm. Rüyamda paten kayıyordum. Çok güzeldi. Sanki bu benim hayalim gibiydi.
-Luna sen gerçekten Ay'a gitmiştin.
-Simon!!!
-Tamam tamam. Nerede kalmıştın. Heh en son rüyanda bir filin hortumuyla dans ediyordun.
-Hayır Simon o bir fil değildi. Ben pissteydim. Ve bir şarkıda paten kayıyordum.
-Nasıl bir şarkıydı?
-Aynen şöyleydi: na na na naa na na na naa naa.
Simon ile güzel sohbetim bölünmüştü. General sayesinde. Gelip her şeyi bozdu.Burger Wheels den çıktım. Ve bir konağa sipariş dağıtmaya gittim. Konak çok güzeldi. Büyüktü ve kocaman bir havuzu vardı. Siparişi dağıttım. Ama şiparişi verdiğim kızın çok çulita biri olduğunu o an nereden bilebilirdim ki? O an bir çocuk geldi onu daha önce buralarda hiç görmemiştim. İtiraf ediyorum çocuk biraz yakışıklıydı.