"profesör" harry arkasına bakamıyordu "beni niye itiyorsunuz" bir boncuk ter sol şakağından başlayıp boynuna doğru hafif bir yol çizdi "hak etmediğimi biliyorsunuz" görüntüler değişir ve dracoyu yere serilmiş bacağını tutar bir halde görür. draco ona bakıyordur "beni onlar dövmedi.beni onlar dövmedi. beni onlar dövmedi" harry aniden uyandı kendi kendine ne kadar "bu sadece kabus" dese bile sabah olan olayla alakası olduğunu biliyordu. çocuğun acı içinde yerde kıvrandığını görmüş durdurmadığı gibi devam etmeleri için orayı terk etmişti.
ani bir kararla yataktan fırladı. bahçeye çıkıp biraz nefes alırsa kendini iyi hissedecekti fakat aklına gelen ani fikirle hermonienin odasına gitmeye karar verdi. sonuçta arkadaştılar ve tavsiyeye ihtiyacı vardı uyuyorsa uyanacak, onu dinleyecek ve arkadaşlık görevi gereği onun haklı olduğuna dair bir şeyler geveleyecekti. sonuçta arkadaş olmak böyle bir şeydi.
"işte herm ne anlattıysam o" harrye bir adet şaşkın bakan hermonie vardı "sen...sen...sana inanamıyorum nasıl küçük bir çocuk dövülürken onu bırakıp gidersin,böyle bir insan mısın senin savaştıklarından ne farkın var." sonuçta o hermonieydi ve harrynin arkadaşlık tanımının büyük ölçüde dışarısındaydı.
"molfoydan bahsediyoruz." bu gece hermonienin sinirleri deneniyordu ve ne tesadüf her daha fazla yukarı çıkılamaz denilen noktada bir altın madalyaya daha layık oluyordu.
"ailesi olmayan 12 yaşında ki bir çocuktan bahsediyoruz" harry bir an itiraz edecek gibi oldu "yanlız ve okulda slyhterinler tarafından bile sevilmeyen bir çocuk"
"vicdan azabı mı çekmeliyim olanları unuttun herhalde" bu akşam grenger delirmezse başka bir gün de delirmezdi.
"o çocuğun bu olaylarla ne alakası var ? bana bak harry ilk başlarda evet konuşmaman daha iyi olur ama zamana bırakalım diye düüşünmüş olabilirim fakat artık buna bir dur demen gerek çocuk bunları hak etmiyor."
hermonienin haklı olması harry için bir şeyleri değiştirmemişti hoş hermonie değiştirsin diye de konuşmuyordu sadece kendi vicdanını rahatlatmaya çalışıyordu o da olanları ihanetleri ve ölümleri unutmamıştı platin saçlı çocuğu her gördüğünde sinirlerinin bozulması istemsizce olan bir hareketti.
"rona gitmek istiyorum" harrye bakt,ı uzun zamandır ikisininde aklındaydı
"gideriz bir ara"
*******
mcgonagall karşısında ki kadının dediklerini dinliyor ama anlamak istemiyordu.
"bir yolu olmalı...bir yolu olmak zorunda profesör trelawney bana mantıklı bir şey söyleyin"
"bu gücün gelişini durduramayız kehanet...kehanet çok açık" ne yapacağını bilmeden etrafı süzüyordu.
"gücü durduramayız evet ama gücün kullanılacağı şekli değiştirebiliriz kötü olmak zorunda değil görüyorsunuz ya sevgi her şeyi değiştirir."
müdür mcgonagallın aklınnda ise tek bir soru vardı "nasıl"
********
botanik dersinden çıkan çocuklara baktı hiçbir yerde sarı kafayı göremiyordu.
"pansydi değil mi" karşısıda ki küt saçlı kızın anlamamış gözlerine baktı.
"dracoyla yakınsınız değil mi" tek kaşını kaldıran kıza baktı "sadece beraber eşleşmiştik o kadar" harry içinden "herneyse" diye geçirdi.
"arkadaşının nerede olduğunu biliyor musun peki." kızın suratında dalga geçen bir gülümseme oluştu.
"birincisi biz yani ben ve o katillerin dölü arkadaş değiliz ve ikinci olarak hastahanede" harry küçük kızın ağzından çıkanlarla ağzını şokla açmıştı.
"öncelikle teşekkürler ve ikinci olarak slyhterinden -20 puan sözlerinize lütfen dikkat edin bayan parkinson ve son olarak karşınızda bir profesör olduğunu unutmamanız dileğiyle" diyerek hastahane kanadına doğru yürümeye başladı .
neden oraya gittiğini bilmiyordu gerçi neden dracoyu görmek istediğini de bilmiyordu dün geceki rüyadan yine görürürüm ve bu hoş değil diyerek kendi kendini destekliyordu. tam bu düşünceler aklından geçerken birden platin saçlıyı gördü ağzı yüzü morarmış bacağı sargılı elinde yeşil elmasıyla bir adet molfoy vardı. elindekini iştahlı bir biçimde yiyordu ve bir anlığına harrynin gözüne çok sevimli gelmişti.
"kim var orada" minik molfoyun sesiyle kendine geldi zaten ne diye gelmişti odasına gitmeliydi ve gittide.
***********
1 YIL SONRA
**********
harry yine bir kabus görüyordu yeşil elmasını tatlı tatlı ısıran bir kabus birden gözlerini açtı bu gerçek değildi olmayacaktıda.
yanında içi boş bardağa uzandı ve kafasına dikti içinin boş olduğunu anladığı an yere doğru fırlatmıştı.
"lanet.lanet.lanet olsun"
harry bir yıldır elmayı tatlı tatlı ısıran kabusu görüyordu ve yardım isteyebileceği de kimse yoktu.
loooooooo geğğğençler merhabayın sjsjsjsjjsj
herneyse gördüğünüz üzere hikaye bir yere gidiyor but önemli soru nereye ama merak etmeyin shippırcınız burada ya da merak edin eskiden neden yazarlar kötü bir biçimde bitirirlerki diye falan düşünüyordum şimdi o haz duygusunu dilimlen accuk yalamış olabilirm herneyse yani iyi de bitebilir valla bilmiyom keyfimin kahyasıyla alakalı bir durum.
öteki meseleye gelecek olursak malum hikayeyi daha kimse okumuyor ama ben yazıyom çünküsü neden yazmayayım demek kimse benim kadar boş değil herneyse bende an itibari ile kendi hikayemi yıldızlamaya karar verdim hiç değise bir kaç adet yıldız gözüksün sonuçta beğenmezsem koymazdım
öteki konuya gelirsek tekrar dediğim gibi daha kimse okumamış olsa bile ilk iki bölümdür istediğim kapağı ben bir daha isteyeyim diyorum BAĞA KAPAK VEĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞİN.
bu rezilliğide yaptığımıza göre şimdük gelecek bölümde görüşürüz diyrum ve bye byeyle uğruluyorum sizi