🎶 Edith Piaf - La vie en rose 🎶
• 68 •
Rüya görmüyordum.
Hayal de değildi.
Kulaklarım yanılıyor olamazdı.
Gerçekti.
Hem o, hem söyledikleri, hem delicesine çarpan kalbim.
O halde hala neden inanamıyordum?
Edis'in, "Nefes al, Gamze," dediğini duyunca bir anda yataktan yere zıpladım ve banyoya koştum.
"Nereye?" diye bağırdı arkamdan o an, şaşkın şaşkın.
"Uyanmaya."
Banyoya varır varmaz suyu sonuna kadar açtım ve suratıma defalarca kez sertçe çarptım. "Uyan, aptal." Bir kez daha doldurdum avuçlarımı. "Uyan!"
Tam o an bir el hissettim kolumda. Anlık refleksle kafamı yana çevirdiğimde Edis'i görüşümle yaşlar gözlerimden sanki bunu bekliyorlarmış gibi akmaya başladılar. Kafamı iki yana salladım titreyen alt dudağımı ısırarak. "Gerçek değilsin ki. Gerçek değilsin..."
Gözleri yüzümde gezindikçe kaşları çatıldı. "Sakin olur musun?" diye fısıldadı ıslak yanaklarımı kavrarken sıcak avuçları.
Nasıl sakin olacaktım bilmiyordum. Mümkün değildi bence sakin olmam. Gerçek ya da rüya umursamadan ona sokuldum kedi misali bir anda. Sanki tutunmazsam düşecekmişim gibi. "Gerçek değilsin, Edis."
"Rüyada olmadığımızın garantisini veremem," dedi hafifçe gülerek ve hiç beklemeden sardı beni kollarıyla sıkıca. Küçüldüm kucağında. Teninin sıcaklığı tenime aktı denize ulaşan nehirler gibi.
Burnumu pijamasına sildim ona çaktırmadan. "Zaten başka türlü bana aşık olmazdın."
"Böyle düşünmenin özel bir nedeni var mı?" diye sordu saçlarımın arasına yer edinirken güçlü çenesi. Sesi gerçekten meraklı çıkmıştı.
Omuz silktim. "Aşk sana uzak bir kavram."
Belime sarılı kollarının biri çözüldü ben sözümü bitirdiğim an. Çenemi bulduğunda parmakları, yüzümü yüzüne kaldırdı usulca ve gözlerimiz buluştu. "Sen, bana yakınsın."
Hiçbir şey söylemeden öylece gözlerine baktım. Varım ve yoğuma. Nasıl olmuştu da dünya ondan ibaret olmuş ve her şey onun etrafında dönmeye başlamıştı? Neden böylesine kapılmıştım yörüngesine göz göre göre? Aptallıktı. Her şeyi tek bir insana bağlamak aptallıktı. Ve ben, en büyük aptaldım.
Başta mutlu olmuştum itirafıyla. Fakat şu an sadece korku vardı içimde. Şimdiden onsuz nasıl yaparım düşüncesi kemiriyordu zihnimi.
Oyunun sonuna yaklaşıyorduk çünkü.
Bizimkilere göre amacım Edis'i kendime aşık etmekti ve ben başarmıştım. Şimdi ne olacaktı? Vakit bitmişti. Orta yol bulamamıştım.
Hangi tarafa yalan söylediğimi itiraf edecektim diğer tarafı kaybetmemek için?
Bir tarafta hayatımın her anında yanımda olan dostlarım, diğer tarafta kalbimi çalan adam... Hangisinden vazgeçecektim?
Böyle bir soruyu kendime sorduğum için bile utanıyordum kendimden. Aylin, Sude, Semih ve Emre'yi birer seçenek yapamazdım. Onlar hayatımın sabit noktalarıydı. Ama Edis... Ona ne diyecektim?
Ağlama isteğiyle doldu içim. "Uyuyalım," dedim sessizce, alnımı göğsüne bastırarak. Kelimeler boğazımı sanki kesiyordu. "Çok yoruldum."