"Bir insan size aşık olduğunda isminizi farklı söyler, o kadar güzel söyler ki isminizin onun dudaklarında güvende olduğunu hissedersiniz."
Tom, sürekli kullandığı darling kelimesinin en çok Aspen'e yakıştığını biliyordu.
Dudaklarının, en çok onun d...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gittikleri yer, İngiltere'nin her yerinde bulunan; sıcak, samimi ve sakin publardan değildi. Aspen üniversitenin ilk yılından beri böyle yerlere gelmeyi kesmişti, onun için karanlık, terli ve rahatsız edici bir yerdi gece kulüpleri.
Aspen bir süre etrafa bakınıp en sakin, tenha ve rahat yeri bulmaya çalıştı.
"Şuraya geçelim." Stormi'nin kolunu tutup yönlendirmek istediğinde beklemediği bir kuvvetle tersi yöne çekildi.
"Harrison ve arkadaşı ile locaya geçeceğiz."
Aspen'in kaşları havalandı, Stormi'nin takıldığı erkekler zengindi ama vip oda tutacak türden değillerdi. Omuz silkerek kabul etti, en azından sadece onlara özel bir yer olması ders çalışmasını kolaylaştırırdı.
Evet, ders çalışmayı planlıyordu.
Her ne kadar bu hayali kapının ardında onları bekleyen insanı gördüğünde suya düşse de, hâlâ ödevi için elinden geleni yapacaktı. Harrison, Tom'un etrafında gezen o sarışın çocuktu.
"Sabahtan beri Tom Holland'a Harisson'un arkadaşı mı diyordun?"
Stormi'nin kolunu çekiştirerek konuştu, elinde olsa şu an bu odadan koşarak kaçardı. Böyle hikayeleri çok okumuş, duymuş ve izlemişti. Eğer bir erkek, çekici bir erkek, her yerde karşınıza çıkıyorsa ve evren sizi sürekli denk getiriyorsa işin sonunda kalbiniz hep kırılıyordu.
"Hmmm... belki? Ama Tom Holland desem gelmezsin diye düşündüm."
"Çok iyi düşünmüşsün, tebrik ederim Stormi."
Sesi, 'sarcasm' diye bağırıyor olsa da Stormi bilerek anlamazdan geldi ve ona öpücük attı. Harrison'un yanına geldiklerinde aralarındaki gerginlik sarışın çocuğun farkedebileceği kadar yoğundu ama çocuk yorum yapmamayı tercih etti.
Hem, ortalarda gözüken kısa, kaslı, sinir bozucu Tom Holland da yoktu.
Aspen, Harrison'la tanıştıktan sonra kendini locanın en uzak köşesine attı ve Stormi ne içeceğini sorduğunda sadece bira istedi. Aspen, bira insanı değildi ve içkinin iğrenç tadı onu ayık tutacak kadar yavaş içirir diye düşündü. Bu gece sarhoş olma gibi bir niyeti yoktu. Tom Holland ortalarda olmadığından dikkati dağılmadan ödevine dönebilirdi en azından.
Profesör Chalamet ona çevirisi yaptığı kitabı yollamış, 450 sayfalık kitap boyunca yapılan her deyim, yazım ve imla hatasını bulmasını istemişti. Aspen, Mr Chalamet'e hep saygı göstermiş ve sevmişti. Ödevler dışında her zaman Aspen'e yardımcı olmuş, ona asla sesini yükseltmemiş ve bir sırdaş gibi davranmıştı.
Hatta Leon, Aspen'in anne ve babasından kalan eve -kendileri sadece Fransa'ya taşınmışlardı, hâlâ hayattalardı- taşınmadan önceki bir aylık yalnız kaldığı süre içinde eve hırsız girmişti ve Aspen kimi arayacağını bilmeden Mr Chalamet'e sığınmıştı. Elisa adamın Aspen'e farklı bir ilgisi olduğunu sürekli dile getirse de profesör onun gözünde sadece kötü bir evlilik yapmış, yetenekli öğrencileri seven genç ruhlu biriydi.
