BKNT»10

580 52 22
                                    

  BÖLÜMϟ10

  Konu şu ki her sınıflandırmaya tip meselesi de girer. Bence insanlar güzel olursan daha iyi davranıyorlar. Buna bağlı olarak hep görünmeyen, görülse dahi üzerimden eğlence üzeri prim kazanan biri oldum. İlk görüşte aşk diye bir şey yoktur. Sen aşkı gözlerinle seçmezsin, kalbin izin vermez zaten gözlerle âşık olman için. Sen ilk görüşte etkilenirsin, ama aşk öyle midir? Aşk ruhun güzelliğidir, kalbin gerekirse yerinde çıkması, gerekirse acı çekmesidir.

   Hiç âşık olmamış biri olarak bu kadar şeyi anlayabiliyorken, nasıl olur da çevremdeki insanları çözmekten zorlanıyordum? Benim dünyam bu ne görülmesini isterim ne de duyulmasını. Fısıltı bile istemem ama dünyanın adaletsizliğine bak ki, herkes tarafından istenmeyen şeyleri duyuyorum.

  “Burada neyi bekliyoruz Allah aşkına Esila?” Şu anlık duymak istemediğim şeylerden biri de Evrem’di. Her yarım dakika da bir aynı soruyu farklı yollardan sormanın en az on şeklini bulmuştu. ‘Burada mı oturacağız hep?’ ‘Niye buradayız?’ ‘Ne kadardır buradayız?’

  “Sen Selin ile ben de Karahan’la yüzleşmeye henüz hazır değiliz bence. Yani ben şimdilik bırak sınıfa gitmeye, koridora bile çıkamam.”

  “En fazla tekrar boyarlar yüzümüzü, bir şey yapamazlar. Bari herkesten dersteyken müdürün odasına inelim.”

  “Evrem kısa bir süredir bu okuldayım ama ben senden daha iyi çözdüm onları. Karahan sence o kadar sinirle derse girebilir mi?” Ya da ağrıyla.

  Evrem sıkıntı ile nefesini dışarı üfledi. “Durup dururken neden böyle bir olaya kalkıştılar ki?”

  “Sanırım yalan söylediğimi düşünüyor,” dedim bıkkınlıkla. Tüm enerjimin söndüğü bir güne daha yeni başlamışken, akşamı nasıl edeceğimi şaşırmıştım. Sanki bir suç işlemiştim ve saklanacak hiçbir yerim yoktu. Sinirliydim, öfkeli, yorgun, bıkkın ve korkak.

  Evrem’in aklına aniden bir şey gelmiş gibi kafasını hızla yerden kaldırdı. “Yalnız Esila, Karahan derse girmediyse Selin’ de girmez,” dedi.

  “Ee yani, ne yapalım?” diyerek saatime baktım. Ders zilinin çalmasına daha vardı, zaten ders başlayalı on dakika olmuştu en fazla.

  “Karahan ve Selin sevgililer, Karahan’ın intikamı bir nevi Selin’in de intikamı gibidir. Selin’de bizim hem cinsimiz olduğuna göre tuvalete gelmesi an meselesidir,” dedi tepkimi izleyerek. Sol elini beline koyup, sağ elini de alnına koyarak tuvalette bir ileri bir geri yürümeye başladı. “Selin’in saçını çekmemem gerekiyordu.”

  Şaşkınlıktan elim istemsizce alnıma gitti. Söylediklerinin farkında olmama rağmen beynim sanki isyan ediyordu. “Ve sanırım benim de tekme atmamam gerekiyordu,” dedim soğuk bir tonda.

  Korkumdan ve endişemden taviz vermemeye çalışmam daha da gerilmeme neden oluyordu. Omuzlarım benden izinsiz pes ederek çöktü.

  Evrem yanıma gelip elimi tuttu. “Esila sen iyi misin?” dedi.

  “Evet,” dedim. “Bu sadece biraz …” Ürkütücü.  “Yani daha öncede buna benzer şeyler yaşadım, hatta daha kötüsü de diyebilirim. Ama hiçbirine bu kadar tepki vermemiştim, hele ki fiziksel bir şekilde asla. Anlıyor musun beni,” dedim.

  “Biliyorum,” dedi. “Muhtemelen daha önce çok şey yaşadın. Hala iyileşmeyen yaraların var belki de. Sadece unutmaya çalış da demiyorum ama kendini strese sokma bu kadar,” dedi şefkatli bir sesle.

  Onu onaylar bir sesler mırıldanarak elimin üzerindeki elini hafif sıkarak onu da rahatlatmaya çalıştım. Bundan sonra başımıza ne gelecekse hem onu üzecek şeyler yaşayacaktık hem de benim her saniye çöküntümü hızlandıracak olaylar.

Bir Kavanoz Nohut Tanesi -Askıda-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin