6.BÖLÜM °•°[Neredeyim?]°•°

188 24 4
                                    

Gece'nin ağzından

En son hatırladığım kafamı biryere çarpıp yere düştüğüm ve tam olarak göremediğim birinin Uğur'a yumruğu çok sert çakmasıydı. Şimdi gözkapaklarım onları açmam için zorlarken ben açmamak için direniyordum. Ama neden o hastanedeki gıcık ses kulağıma gelmiyordu ki ya da hastanenin o garip kokusunu duymuyordum. Havada cok güzel bir erkek parfümü vardı. Yok artık ben kimin evindeydim ki. Yamaç'ın evinde değildim çünkü bu onun parfümü değildi. Kahretsin şimdi meraktan gözlerimi açmak istiyordum ama korktuğum içinde açmamak. Ama bu düşüncem çok da uzun sürmedi. Gözkapaklarıma karşı direnememiştim. Gözlerimi açtığımda karşımda elinde kol saati tutan gıcık vardı.

-Uyuyan güzel bakıyorumda uyanmışsınız.

-Sen beni takip mi ediyorsun ne zaman başım belaya girse hep karşımda sen. Neresi burası?

Aynı benim odama benziyordu ama siyah kırmızı yerine koyu gri renginde duvar lacivert renginde birkaç parça kalanıda benim odamdaki gibi siyahtı. Sanırım onun odasındaydım.

-Seni neden takip ediyim ki seni anca deli biri takip eder. Ayrıca benim evimdeyiz sende benim odamdasın.

Bi dakika bi dakika o az önce benim evim mi demişti. Yanlış duymuş olabilirmiyim acaba. Salak ya deli biri takip edermiş beni akli sıra laf sokucak.

-Senin evin mi ?

-Ben farklı bişey mi söyledim (!)

-Aman aman benim lafımı bana sat hemen zaten.

-Hahahha tapusunu mu çıkardın lafın nerden senin oluyomuş?

Allah'ım ya sen bu çocuğu benim başıma beni deli etsin diye mi gönderdin. angut kafalı işte.

-Evet çıkardım. Mühürlettim de şimdi onu bunu bırakta nasıl bu ev senin oluyo onu anlamadım annen ve babanla yaşamıyormusun sen?

-Annem ve babam geçen sene trafik kazasında öldüler bu evde onlardan bana kaldı. Ben birazdan gelirim.

-Ben özür dilerim bilmiyordum başın sağolsun.

Tam bir gerizekalıydım. Ne diye bu kadar meraklanıyordum ki. Merak etme bişeyide be kızım merak etme. Birgün bu merakından çöp kutusunda parça parça buluncan da Müge Anlı bile katilini bulamicak. Şimdi istemeden de olsa beni kurtaran bu tatlı gıcığı üzmüştüm. Birden aşağıdan sesler gelmeye başladı. Ne oluyo ya bu seslerde nerden geliyor aynı tabak kırılma sesleri gibi yoksa

-ANIIIIILL!!

Yataktan kalktığımda üstümdeki kıyafetlerin benim olmadığını farketmiştim. Ama şimdi bunun hesabını sorma sırası değildi. Hızlıca odadan çıktım. Ses alt kattan geldiğine göre Anıl'da alt katta olmalıydı. Hızlıca merdivenlerden inerken iki kere düşme tehlikesi geçirmiştim. Ee ben Gece Savaşım düz yolda bile düşerim buradan düşmem çok anormal oldu. Aşağı indiğimde hemen açık olan kapıdan içeriye dalmamla durmam bir olmuştu. Karşımda eli kan içinde kalmış yerdeki kırılan parçaları toplayan Anıl duruyordu. Yok artık bide ağlıyordu ve benim yüzümden ağlıyordu ona ben hatırlatmıstım. Keşke hiç sormasaydım. Öyle mal mal bakınmadan hemen Anıl'ın yanına koşup onun elindeki topladığı cam parçalarını hemen yere geri attım. Iki elinden tutup onu mutfaktan çıkardım. Çeşmede elindeki cam parçalarını ve kanı temizledim. Allahtan kesik derin değildi ama yinede çok kanıyordu. Anıldan hiç ses çıkmıyordu. Sadece gözünden ardarda yaşlar süzülüyordu. Elini bulduğum bir bez parçasına sarmıştım. Kafasını hâlâ yerden kaldırmıyordu. Az önce bana laf sokan gıcık çocuk gitmiş yerine acı çeken güçsüz biri gelmişti. Ellerimle kafasını tutup bana bakmasını sağladım.

SON MU?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin