Saat; 16.00
Saat iki kere tıklama sesi çıkardı.
Şahsiye durdu. Kedinin arkasından koşuyordu en son.
Şimdi ise dünyanın yükü omuzlarına binmişçesine ağır aksak yürüyordu.
Yorgundu Şahsiye. Görmüşlüğün yüküydü bu.
Zordu hayat. Belki de çekilmez. Ama ne olursa olsun yaşanası.
Daha doğrusu yaşanması gereken, zorunlu...
Hayat'ın tanımı uzundu. Sayfalara, satırlara sığmazdı. Boşuna mı yazmıştı onca şair ve yazar? Boşuna mı harcamışlardı, mürekkebi ve hayatlarındaki değerli dakikalarını.
Hayat yaşanılarak öğrenilirdi. Hayat, kaderin gözümüze sokarak zamanla ilerlediği bir yarışmaydı belki de...
Kıyamete kadar sürecek olan bu yarışı en çok Yaş'lanmışlar bilirdi. Belki Yaş almışlar ve ruhen Yaş'lanmışlar.
Onlar hayatın da, zamanın da kıymetini çok iyi bilirdi.
Belki zamanında yapamadıkları yüzünden, belki de zamansız gördüklerinden...
Bilinmezdi. Kendileri de bilmezdi bu bilmeceyi.
Kaderden dem vurur, anın önemini bilirlerdi.
Onlar, bizlerdi.
***
Şahsiye günün bu saatlerinde yürür, daha çok düşünür ve diline varmaya çekinenleri kağıda dökerdi.
Üstünde, İstanbul'un eski zamanlarına ait bir fotoğrafla kaplı defterin kapağına hüzün ile baktı Şahsiye.
Uzun bir zamanını bu defter ile geçirmişti. Şimdi ise bitmesine son bir sayfa kalmıştı. Yarım kalmasınaydı bu hüzün. Ne olursa olsun o son sayfayı dolduramamıştı. Zihin penceresi kapanmış, aklına hiçbir şey gelmez olmuştu.
Şahsiye hissediyordu. Günün muhtemel sonu sadece yüzünde yorgun bir tebessüm bırakıyordu.
Bitmemiş defteri, bitmeye yüz tutmuş birinin kaleminden dökülmüş cümleler dolduramamıştı. Bunun hüznü vardı.
Kadere boyun eğdi Şahsiye, sırtına binen yeni yüklerle birlikte ayağa kalktı.
Sonunu, sonlu bir sahili yürüyerek geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karakter'ler (TAMAMLANDI)
Historia CortaAcınası olan Şahsiye miydi? Sadece son üç yılını, o karakterlerle geçiren. Yoksa bizler miydik? Daha az karakterle, ömrümüzü bu şekilde geçiren. *** Kısa Hikaye ~