Hurricane, Thirty Seconds to Mars
Kim Taehyung, tam olarak karşımdaydı ve gerçekten benimle röportaj yapacaktı. Kollarını kavuşturmuş, pek de iyimser olmayan bakışlarını benim gülüşünü gizleyemeyen yüzümde gezdiriyordu. Kaşları çatılmış, rengi akmaya başlayan dağınık kırmızı saçları alnına dökülmüştü ve şey, kesinlikle benden nefret ediyordu.
Umrumda mıydı? Asla.
Dün okulun arka bahçesinde yaptığımız konuşma tamamen benim lehime sonuçlanmıştı. Hem okulun efsanevi çocuğunu röportaj yapmaya ikna edebilmiş, hem de onun küçük sırrına üçüncü bir kişi olarak dahil olmuştum. Sinirliydi, onu köşeye sıkıştırdığım için öfkeliydi ama elinden gelen bir şey yoktu. Kaybetmişti ve bunu da çoktan kabullenmişti.
Onun hakkında merak ettiğim bir şeyler yoktu aslında. Aptal bir ergenden fazlası değildi benim gözümde, şeffaf biriydi ve onu okuyabiliyordum. En azından öyle olduğunu düşünüyordum.
"Bana ailenden bahset." Klasik bir soruydu, röportaj yaptığımız herkesle ilk bu konu hakkında konuşurduk ve kimse bugüne kadar bunu garip karşılamamıştı. Fakat Taehyung, yerinde rahatsızca kıpırdandı ve gözlerini benimkilerden kaçırdı. Daha ilk soru olduğu için mi gerilmişti yoksa sıkıntı tamamen soruda mıydı emin olamıyordum.
"Anlatılacak bir şey yok," dedi kısaca. "Başka bir soruya geç." Kaşlarım hafifçe havalandı, tepkisine anlam veremiyordum ama üstünde durmak istemiyordum. Kim Taehyung bir pislik dahi olsa da, bu soruyu cevaplamamak istemesine saygı duymak zorundaydım.
"Pekala," dedim derin bir nefes alırken. "Kız arkadaşın var mı?"
Tamamen masumane olan sorum onun tekrar bakışlarını bana çevirmesine ve dudaklarının alayla kıvrılmasına sebep oldu. Ruh hali anında değişmiş, bir an da başka bir kişiliğe bürünmüştü. Başını sola eğmiş ve kavuşturduğu kollarıyla bana bakmıştı kısa bir süre.
"Bu soruyu röportaj için mi soruyorsun yoksa kendin için mi?"
Kim Taehyung ciddi kalabilmeyi en fazla bir dakika kadar başarabiliyordu. Sürekli alaylıydı, çapkındı ve onun bu hallerine düşeceğimi sanıyorsa, büyük bir yanılgının içindeydi.
"Senin gibi biriyle işim olmaz," dedim aynı onun gibi alayla güldüğümde. "Şimdi soruma cevap ver. Ah, bir dakika! Unutmuşum, ben zaten bunun cevabını biliyordum."
İmalı sözlerimle gülüşü genişledi ve başını sağa sola salladı. "O kadınla bir ilişkim yok Lalisa," dedi utanmazca. "Tek seferlik diyebiliriz."
Suratımı buruşturmadan edemedim, bu çocuğun gerçekten sınırları yoktu. Rahatlıkla öğretmeniyle yaşadığı ilişkiden(?) bahsedebiliyordu ve bunları anlatırken suratı dahi kızarmıyordu. Gerçekten yüzsüz, aynı zamanda utanmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strawberries and cigarettes
Fanfictionlalisa manoban, şimdi seni bütün okulun önünde öpeceğim ve sen, bu haftaki okul gazetesinde kendi haberini yapmak zorunda kalacaksın.