💫3💫

19.5K 895 547
                                    

Multimedia:Lavin

Sarı, kıvırcık ve olabildiğine kabarık saçlarım vardı. Uzunluğu sayesinde bonus değildim ama bu durumu toparlayan bir avantaj değildi. Kısa bir boya eşlik eden ince bir vücudum vardı. Küçük bir yüzüm ve bu yüze fazla büyük dudaklarım; yine büyük, yeşil gözlerim vardı. Çekicilikten oldukça uzaktım. Daha çok süs köpeklerini andırıyordum. Maksimum kurabileceğiniz yakınlık saçlarımı karıştırmak, tatlı olduğumu ifade eden kısa bir kucaklaşma ya da poğaça yanağımdan alacağınız sert bir makastı. Ve eminim ki, Yalın bir süs köpeğiyle nikah masasına oturmazdı. O yüzden bağlama büyüsü tek çareydi. Ve ben bu fikri aklıma sokan falcı arkadaşıma kanarak Yalın'ın kaderini kendi bedbaht kaderime bağlatmıştım. Kimse inanmasa da yapmıştım bu psikopatlığı. Umarım çarpılmazdı çocuğum.

Belki o çarpılmazdı ama, benim çarpılacağım garantiydi. Çünkü fark etmiştim. Ben burada oturup hatim indirsem yine de onu, neredeyse kucağına oturmak üzere olan sarışından ayıramazdım. Derin bir nefes alıp limonlu sodayı kafaya diktim.

"Çok hızlı içme, çarpar." Yalın'la tek ortak arkadaşım olan ağabeyime baktım. Yalın'ın sürekli takıldığı barda barmenlik yapıyordu. Ve Yalın'ın gözünün bile değmediği beni görmekle kalmamış Yalın'a ne kadar yanık olduğumu da fark etmişti. Ancak ona binbir türlü yemin ettirerek ve bir barda çalıştığını babama söylemekle tehdit ederek bu uğurda benim yalnızca müttefikim olmaya ikna etmiştim.

"Bak işine." Dediğimde yarım ağız gülerek yeni bir sodayı dişiyle açıp önüme koydu.

"Bir şirretliğin bize söküyor. Oysa şu bastı bacağı tek hareketinle uçurursun fizana."

"Nasıl yapacakmışım onu?"

"Çok basit," dedi kasılarak doğrulurken. "Bonnie olucaksın."

"Ne?"

"Kızım sen çok iyi rol yapmıyor musun? Cadı rolüne gireceksin. Ben de gideceğim arkaya, indireceğim şalteri bitecek iş. Kız bir daha buraya yanaşırsa şerefsizim."

Oyuncu olmak en büyük hayallerimden biriydi ve bunun için kendimi öyle şartlamıştım ki, istediğimde ağlayabilmeyi bile öğrenmiştim. Histeri krizler geçirebiliyor zombi taklidi bile yapabiliyordum. En çokta cadı taklidi yapabiliyordum. Bu konuda en çok deneyim sahibi olan kişiyse ağabeyimin ta kendisiydi. Az ödünü patlatmamıştım bana bulaştığı zamanda. Hatta bir dönem boyunca benim cinlerimin olduğuna bile inanmasına sebep olmuştum.

Dudağımda sinsi bir gülümseme yer edindiğinde sırtımı sıvazlayarak, "Çığlık kopardığın an inecek şalter." dedi ve beni tabureden hafifçe itti. Tabureden indim ve saçımı elimle kabarttım. Yüzümde bir ölününkine benzeyen ifadesizliği yerleştirerek onların oturduğu masaya doğru yürüdüm. Önlerinden geçiyormuş gibi yapacaktım.

Öğlen olduğu için müzik çok hafifti ve Ali -ağabeyim- iyice azaltmıştı. Bu yüzden adım seslerim bile duyuluyordu. Yalın ve sarışın kızla birlikte simalarına aşina olduğum dört kişi daha masada onlara eşlik ediyordu. Yürürken tam önlerinde adımlarım bıçak gibi kesildiğinde masadakilerin bakışları bana döndü. Havayı kokluyormuş gibi yapıp gözün göremeyeceği bir hızla onlara dönerek direk kızın gözlerinin içine baktım.

"Sen!" Sesimi inceltmiş ve inişli bir ton vermiştim. Kız ilk Yalın'a sonra diğerlerine baktı. Kimse bir şey demeyince yeniden bana döndü.

"Ben mi?" Karga gibi gaklamasıyla başımı hafif seyirttim.

"Günahkarsın." Gözlerim bir saniye bile gözlerinden ayrılmazken o hafif ürktüğü için sürekli masadakilere bakıyordu.

"Doğrudur, şekerim. Bu hayat anca böyle-" sözünü keserek masaya bir adım yaklaştım.

"Seni arıyorlar!" Fısıldamıştım, ancak sesim masadaki herkesin duyacağı kadar yüksekti.

"Ne saçmalıyorsun sen?" Diye çığırdığında boynumu anormal bir açıyla geriye atıp yeniden ona baktım. Ardından başımı sözlerimle eş zamanlı seyirterek devam ettim.

"Susmuyorlar, sana bağırıyorlar! Sen duymuyorsun ve-" bir anda duraksadım ve gözlerimi büyüttüm.

"Ve?" Diye sordu kız korkuyla.

İki yanımda olan ellerimi bacaklarıma yaslayıp parmaklarımla ritim tutmaya başladım. Gözlerimi çevrede dolaştırdım ve sanki birileriyle konuşuyormuşum gibi mimiklerim seyirterek ürkütücü tepkiler verdim. En sonunda kimsenin beklemediği bir anda zıplayarak masaya tırmandım ve emekleyerek kızın dibine girdim.

"Gözlerindeler! Aynalarında ve saçlarındalar! Her yerdeler! Seni arıyorlar! Susmuyorlar! Duymuyorsun! Seni çağırıyorlar! Gitmiyorsun! Sinirleniyorlar!" Gözlerimi yumdum. O sırada gülmemek için kendimi sıkıyordum. Yalın kızın yanından uzaklaşmıştı. Masada oturanların bazıları kalkmıştı bile. Kızsa önümde titriyordu. Allahım beni affet.

Bir kaç saniye sonra gözlerimi sonuna kadar açıp, "Geliyorlar!" diye fısıldadım ve tiz bir çığlık kopardım. Kız da benimle birlikte çığlık atıp çırpınmaya başladığında Berkay şalteri indirmiş bar karanlığa gömülmüştü. Masadan kıza doğru atılıp saçına asılarak kalktım ve muhtemelen Yalın'ı ezerek masadan uzaklaştım.

Nereye gittiğimi bilemeyerek etrafıma bakındığımda yüzümde patlayan flaşla geri çekildim. Ali bileğimden tutup beni çıkışa çekerken kötü cadı kahkahalarımı atıyordum.

👀👀👀👀

Bu bölüm tam olarak bugünkü ruh halimin özetiydi dostlarım. Ben yazarken feci eğlendim umarım siz de okurken eğlenirsiniz. Keyifli okumalar diliyor ve oyla yorumlarını beklemek üzere köşeme çekiliyorum. İyi geceler👋🏻💫💫.


🧡💛❤🧡💛❤🧡💛❤🧡💛❤🧡💛❤🧡💛❤🧡💛
🧡Dipnot: Ellerinizi bol bol yıkayın. Kendinize iyi bakın🧡
💛❤🧡💛❤🧡💛❤🧡💛🧡💛❤🧡💛❤🧡💛❤🧡

BÜYÜCÜ | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin