Irmak, duyduğu sesle hızla arkasına baktı. Gördüğü kişiyle ise ayakları yerden kesildi.
Gördüğünün gerçek olduğuna inanamadı.
Gerçek olamazdı değil mi?
Tabiki gerçek olamazdı. Hemen arabaya tutundu sarsak adımlarla.
Tekrar baktı aynı noktaya.Barlas Hanoğlu'ydu işte. Kıyameti, ölümü, yeniden dirilişi. Kalbinin karası. Kara sevdası ve en önemlisi kızının, en değerli varlığının babası.
Nefesi kesildi Irmağın.
Kalbi titredi. Bir eliyle arabadan tutunurken bir eliyle kalbini sıktı.
Ona o kadar acı veren adam için hala böyle atması normalmiydi.Nazlı'ya baktığında onun taksiye bindiğini ve kendisini beklediğini gördü.
Barlas'ın Irmağa seslendiğini duymamıştı anlaşılan.Irmak, kendine gelerek hızla taksiye bindi. Tekrar Nazlı'ya baktı telaşla. Nazlı'nın yola baktığını görünce bir oh çekti. Taksiciye gidebileceklerini söyleyerek tekrar arkaya baktı.
Barlas, hızlı adımlarla onlara doğru geliyordu.
Irmak, korkudan ve heyecandan ölmek üzereydi.
Eli ayağı buz kesmişti. Zangır zangır titriyordu kadın.
Taksi hareket ettiğinde Irmak'ın son gördüğü Barlas'ın cebinden telefonunu çıkardığıydı.Kesin taksinin plakasını almıştı ve taksi durağını arıyordu.
Nazlı, annesinin stresli halini fark etmişti. Genç kadın sürekli ellerini ovuşturuyordu.
Buda Nazlı nın dikkatinden kaçmamıştı."Ne oldu annem, neden bu kadar gerginsin?" dedi annesine sarılarak.
Irmak, kızının sarılmasına karşılık verip yanağından öptü.
"İyiyim canım. Hiç bir şeyim yok. Sana öyle gelmiş bebeğim. Ayrıca gergin falan da değilim.
Hem kızım üniversite mezunu meslek sahibi bir kız oldu.
Biraz heyecanlanmış olabilirim" dedi Nazlı'ya gülümsemeye çalışarak.
Irmak, evlerine yaklaştıklarında taksi şoförüne durmasını söyledi.
Nazlı, annesinin bu hareketine şaşırsa da ses çıkarmadı.
Irmak, şoföre para uzattığında adam parasının ödendiğini söyledi.
Irmak, o kadar dalgındı ki, kim ödedi diye sormadı bile. Çantasını alarak hemen arabadan aşağı indi.
Annesinin indiğini gören Nazlı da diğer kapıdan indi.
Nazlı, taksi parasını kimin ödediğini anlamıştı tabi.
Eli hemen göğsünde ki yaraya gitti."Poyraz Karadağlı başımın belası" dedi.
Annesi apar topar kızının yanına geldi."Neden indik anne daha evimize vardı" dedi.
"Ben geldik zannettim kızım. Sokakları karıştırdım her halde özür dilerim."
"Yapma annecim, özür dile diye söylemedim.
Mezuniyetten çıktığımızdan beri sende bir şey var farketmedim zannetme.""Ne olabilir kızım gayet iyiyim. Hadi geç oldu evimize gidelim" diyerek önden yürümeye başladı.
Nazlı'da annesinin peşinden evlerine doğru yürüdü.Barlas Hanoğlu, davetli olduğu mezuniyet törenine önemli toplantısı olduğu için katılmayacaktı aslında.
Ortaklarının birinin rahatsızlığı nedeniyle bu saatlerde gireceği toplantı ertelendi.Barlas, arkadaşına verdiği sözü yerine getirmek için hemen mezuniyetin yapılacağı otele geldi.
Arkadışını görüp bir süre sohbet ettikten sonra uçağa yetişmek için dışarı çıktı. Şoförünü arayarak arabayı getirmesini istedi.
Bu arada da otele tekrar dönmedi ve dışarda beklemeye başladı.O sırada yolun karşı tarafında uzun siyah saçlı bir kadın dikkatini çekti.
Kadın gelen bir taksiye binmek üzereydi ama eteği çantasına takılmış ve kurtarmaya çalışıyordu.
Kadının zarifliği uzun siyah saçları Barlas'ın dikkatini çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBIMIN KARASI (TAMAMLANDI)
General FictionKaranlık bir geceden kara bir leke bırakan adamdan hediye....