Gökyüzü İmparatoru

Bölüm 181: Ateş Prensi Anka

Mustafa ve kırmızı gözlere yaklaştığında fark edemedikleri bir güç tarafından sarılmışlardı.

Bu güç Deniz' e ulaştığında bir kararsızlık sergiledi.

" Benim olan uzun zaman oldu."

Kırmızı gözlere sahip varlık özlem ve hasret içinde kimsenin duymadığı bir şekilde mırıldandı ve biraz düşüncelere daldı.

Bir süre sonra gözlerini yukarıya dikti ve öfkeli bir tonda" Bize verdiğin sözleri tutsan iyi edersin. Yoksa kaçınmak istediğin sonu ben kendim getireceğim! " dedi.

Bakışlarının hedefinde hiç kimse olmasada sanki gerçekten orada kendisini izleyen biri varmış gibi gözlerinde büyük bir kararlılık vardı.

Bir süre sonra gözlerini bu sefer  Mustafa' ya dikti. Mustafa' yı biraz inceledikten sonra " Oh! Tüm umutları sadece bir çocuğa devretmek, bu çok pervasızca. Yinede yapabileceğim birşey yok. Umarım planlarınız başarıya ulaşır. " dedi.

...

" Bu şeyde ne! "

" Aman tanrım! "

" Mustafa! "
.
.
.

Kızlar, Mustafa' nın yanına geldiğinde dışarda parlayan kırmızı gözleri görmüşlerdi. Hepside şaşkınlık ve korku içinde tepki vermişlerdi.

" Hepiniz sakin olun. Bunu birşekilde halledeceğim. "

Mustafa kızların korkularını anlıyordu. Kendiside ilk başta bu varlığı gördüğünde aynı tepkiyi vermişti. Ama şimdi gayet sakindi. Nedenini bilmiyordu ama bu varlığın kendileri için bir tehlike olmadığını hissediyordu.

" Küçük insan testime girmeye hazır mısın ? "

Mustafa daha ne olduğunu anlamadan zihninde bir ses yankılandı. Bir saniye sonra kırmızı gözlere baktı. Bu sesin sadece tek bir sahibi olabilirdi. O da karşısında ki varlıktı.

Sakinliği korudu " Ne testinden bahsettiğinizi bilmiyorum, bana açıklayabilir misiniz? " dedi.

" Buraya kadar gelmiş olmana rağmen halen ne testi olduğunu bilmiyor musun? Bu biraz ilginç. Güzel ilk başta kendimi tanıtmak ile başlasam iyi olacak. Ben ateşin yüce efendisi ve ateşten doğma ölümsüz Yüce Anka Prensiyim. "

Anka' nın sözleri bittiğinde etrafı biraz aydınlandı ve Anka' nın altın sarısı tüyleri ile kaplı devasa vücudu birkaç saniyelik ortaya çıktı.

Dikkatli bakan biri altın sarısı tüylerinin üzerinde bedenini bir zincir gibi saran rünik yazıları görebilirdi.

Vücudu tüm alanını kaplayacak kadar büyük olduğu için Mustafa sadece küçük bir kısmını görmüştü. Ama üzerinde ki rünik yazılara görememişti.

Bu bile kendisinin güçsüz hissetmesine neden olmuştu. Karşısındaki varlığın küçük bir hareketi ile hepsi anında yok olabilirdi.

Anka, Mustafa' nın tepkisine baktı ve kahkaha atarak" Haha...Bu kudretli olanın bedeni seni büyülemiş anlaşılan. " dedi.

Mustafa ve kızların tepkisi hoşuna gitmişti. Uzun zamandır bu alandaydı. Bedeninden etkilenen varlıkları görmek hoşuna gitmişti.

Özellikle Deniz' in. Bedenine hayran hayran bakması biraz heyecanlanmasına neden olmuştu.

Deniz' de Anka' ya bakarken tanımlayamadığı bir aşinalık hissetmişti. Sanki uzun zaman önce birbirlerini tanıyormuşlar gibiydi.

...

Mustafa, Anka' nın kırmızı parlak gözlerine baktı biraz düşündü. Şuan gerçekten güce ihtiyaçı vardı. Eğer Anka' nın testini kabul ederse sahip olmak istediği gücü verebilirdi.

Birkaç sorun vardı. Testin ne olduğunu bilmiyordu ve testi geçemezse ne olacaktı yada kabul etmezse ne olacaktı.

Mustafa biraz daha derin düşündüğünde buranın neden Sonun Uçurumu olarak anıldığı anladı. Aşığaya inen herkes bir daha yukarıya çıkamayacakları bir teste tabi tutulmuştu.

Şimdi tek seçeneğinin testi kabul etmek olduğunu anlamıştı. Ne olursa olsun testi geçmek zorundaydı. Kendisi ve kızların hayatı bu teste bağlıydı.

" Testini kabul ediyorum. "

" Güzel sana bol şans. "

Anka sözlerini bitirdiğinde Mustafa ve savaş gemisi ortadan kayboldu.

Bir saniye sonra grup gözlerini bir mağarada açtı.

" Testin üç aşaması var. Testi bitirmek için ilk ikisi geçmek zorundaysın. Üçüncü test tamamen sana bağlı. "

Anka, küçük bir açıklama yaptıktan sonra ortam tamamen sessizliğe büründü.