six: legendary boy

6.6K 713 265
                                    

Wilted Flower, Pilar Victoria

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Wilted Flower, Pilar Victoria

Kelimenin tam anlamıyla sorguya çekiliyordum.

Rosé ve Hoseok birer dedektif gibi karşıma oturuyor, şüpheli bakışlarını yüzümde gezdirmekten çekinmiyorlardı. Onlara olanları, daha doğrusu kendi uydurduğum hikayemi anlatmıştım fakat buna pek de inandıklarını düşünmüyordum. Halen devam eden sorguları da bunu kanıtlar gibiydi.

Okuldan çıktığımızda Hoseok anında Rosé'yi aramış, beni Taehyung ile yakaladığını(!) ve hemen yanımıza gelmesi gerektiğini söylemişti. Büyük bir suç işlemişim gibi büründükleri tavır bir miktar canımı sıksada sesimi çıkarmamış, her zaman gittiğimiz kafeye beni sürüklemesine izin vermiştim. Bu mekanın kahvelerini kesinlikle hiçbir şeye değişmezdim, asla başka bir mekanda içtiğim kahvelerden buradakiler kadar zevk almıyordum. Küçük bir kafe olmasından dolayı genelde fazla kimse olmuyordu ve bu burayı sevmem için bir diğer nedendi.

Yarım saatlik bir bekleyişin ardından Rosé adeta uçarak yanımıza gelmişti. Siyah bir eşofman altı ve gri kapüşonlu bir üstle yanımıza gelmesinden anlamıştım ki hazırlanma zahmetine bile girişmemişti. Konu dedikodu olduğu zaman, Roseanne Park vakit dahi kaybetmezdi. Onun için dedikodu yapmak, nefes almakla eş değer bir şeydi.

"Anlattığım gibi," dedim filtre kahvemden bir yudum alırken. "Ona röportaj yapmak istediğimi söyledim ve beni reddetmedi. Ben de sizin gibi şaşırdım ilk başta ama bilmiyorum, sonuçta kabul etti değil mi? Önemli olan bu."

Umursamaz görünmeye, doğal davranmaya çalışıyordum ama başarılı olabilmiş miydim emin değilim. Yalan söylemek konusunda iyiydim aslında, sonuçta gazetecilikle uğraşıyordum ve bilirsiniz, ne yazık ki bazen bu işte yalana başvurmak zorunda kalabiliyorduk. Bu da o anlardan biriydi. Sadece biraz daha karmaşık ve biraz daha tehlikeli(?) olanından.

Rosé gözünün önüne düşen siyah perçemlerini kulağının arkasına sıkıştırırken hafifçe kaşlarını çattı. Onlar benim en yakın arkadaşlarımdı, beni belki de benden daha iyi tanıyorlardı ve doğal olarak nefret ettiğimi iddia ettiğim adamın ayağına kadar gidip, röportaj teklifi etmiş olduğumu bir türlü kabullenememişlerdi. Haklıydılar zaten, çünkü eğer elimde ona dair bir koz olmasaydı kesinlikle gidip Taehyung'dan böyle bir şey istemezdim. Gururumu o aptal çocuğun karşısında ayaklar altına alacak değildim.

"Bu kadar çabuk kabul etmesi garip değil mi?" Rosé gözleri merakla irileşirken sordu. "Daha geçen gün kafeteryada yaptığımız işin aptalca olduğunu söylüyordu. Bir iş çeviriyor olmasın?"

Güldüm. Bir iş çeviren kişi aslında o değildi, bendim.

"Paranoyak olmayı bırakır mısın?" dedim gözlerimi sıkıntıyla devirdiğimde. Konunun sakız gibi uzamasından ve yalan söylemeye devam etmekten sıkılmaya başlamıştım. "Ne yapabilir, Tanrı aşkına? Son zamanlarda çok fazla aynı ortamda denk geldik, belki de artık takılmaya başladığımız için beni kırmak istememiştir."

strawberries and cigarettesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin