Islak asfalt ayaklarından kayıyordu.
Bu yol o kadar karanlıktı ki önünü bile doğru düzgün göremiyordu.
Sessizce küfretti.
Ne diye bu kadar içmişti.
Dengesini kaybetmiş, yalpalıyordu.
Etraf o kadar sessizdi ki bir an için kalp ritmlerini duyduğunu sandı.
Telefonunun nerede olduğunu hatırlayınca elini ceketinin iç cebine soktu.
Ekrandaki isimleri bile okuyamıyordu.
Rastgele birinin üzerine bastı ve telefonu kulağına götürdü.
Telefon beşinci çalışında açılmıştı.
''Alo?''
Konuşan bir kadındı.
Hala kimi aradığına dair en ufak bir fikri bile yoktu.
''B..ben''
''LUCASSS!! TANRI AŞKINA BURADA NE HALT EDİYORSUN??!!''
Arkasına döndüğünde gelenin Tim olduğunu görmüştü.
Ahh tabi ki gelen Tim'di en yakın dostu hatta tek gerçek dostu.
Ellerinin uyuştuğunu hissedebiliyordu, bu iyi değildi.
Telefonun çoktan elinden kayıp gittiğini bile fark etmemişti.
''Hadi dostum eve dönme zamanı''
Tim adamın omzuna girip arabaya yerleştirdi.
Winston bunu öğrenmemeliydi. Eğer oğlunun hala bu boktan şeyleri kullandığını öğrenirse hiç tereddüt etmez bu sefer gerçekten Lucas'ın kafasına sıkardı.
Tim öfkeliydi. Lucas hiç iyi değildi.
Son iki senedir kardeşinin durmaksızın kendisini zehirleyişini izliyordu.
Başlarda pek laf etmemişti. Öylesine bir zevk sanmıştı ama son zamanlarda işler çığırından çıkmıştı.
Lucas'ı zar zor ayıkken görüyordu.
Ama Tim onu durduramıyordu.
Lucas'ın onu ne kadar önemsediğinin farkındaydı ancak Tim'in sınırları belliydi. Dışına çıkamazdı.
''Sana büyük haberlerim var''
Arabadaki ölüm sessizliğine Tim son vermişti.
Lucas ne? anlamında başını salladı
Tim sırıtarak konuşmaya devam etti
''Babanın haftaya verdiği partiye önemli birinin katıldığı haberini aldım''
Lucas yarı uyanık bir şekilde konuştu
''Kim?''
''Nora Lightwood''
Lucas nefesinin kesildiğini sandı.
Boğazının tam ortasına bir yumru oturmuştu sanki.
Buz gibi bir sesle konuştu
''Tek mi gelecekmiş?''
''Babasıyla birlikte''
Lucas konuşmadı başını sallamakla yetindi.
Acı çekiyordu. Hem de çok fazla.
Bu acıyı yok etmek için denemediği şey kalmamıştı ama gitmiyordu işte, bu lanet şey peşini bırakmıyordu.
Çenesinin seğirdiğini hissediyordu. Yumrukları sıkılmaktan bembeyaz kesilmişti.
''Nora...Nora Lightwood'' fısıldayarak konuştu
''Hayatımı cehenneme çeviren kadın..''