Aniden sıçradı yatağından can havliyle... sanki tutup
sürüklenmişcesine acıyordu kolları. Kendini cama zor attı. Ağladı içi çıkana kadar hem de... ne yanında ömrünü adadığı eşi vardı ne de yadigar saydığı oğlu.. " dağlar, yol verin ya ben gideyim ya da gideni geri getirin" diye söylendi durdu tüm gece..
Çalan telefonun sesiyle irkildi. Koştu Yunus muydu arayan.. belki de ilk kez uzun geldi koridor. "Yunus, Yunus oğlum orda mısın? " .. tezgahın üzerinde duran telefonu açıp böyle demişti. Kısa bir sessizlik ve ardından "anne benim Kadir."
....
Hatırlamadı Hatice, telefon göğsünde öylece bekledi bir süre. Kadir kimdi düşündü durdu. Sonra etrafına baktı ve o geceye şu soruyu sordu " ben kimim, burası neresi?"
..
37 yaşındaydı daha Hatice.. ama artık ne kendini tanıyordu ne de Kadirini.. Hatice eksikti, hatta ona göre bu dünyadan silik.
..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ince, çizgi bir yol.
General Fiction.. İki dağ arasında ince, çizgi bir yol. Bilmiyor, çünkü yangının sebebi kendisi. .. Ardına baktı, yola çıktığı yerle vardığı nokta arasında bir ömür vardı sanki. Sahi kaç milyon adıma denk gelir kalp atışları. Kaç insan dayanabilir yırtılan ayaklar...