Seventeen

681 62 11
                                    

"Ne kadar süre buradasın?"

"Birkaç haftalığına. Biliyorum biraz az ama-"

Devam etmesine izin vermeden sıkıca sarıldım. Birkaç hafta benim için yeterliydi. Onu hiç görmemekten daha iyiydi.

"Yanımda olduğun için teşekkür ederim."

Sesim titriyordu. Lanet olsun niye hep böyle oluyordu.

"Yapma böyle. Bu güzel günde ağlamanı istemiyorum."

Başımı kaldırdım. O güzel mavileriyle bana baktı.

"Hadi bana yıl boyu ne yaptığını anlat. Yeni arkadaşların var mı?"

"Hı-hı. Ashley diye biriyle takılıyorum. Yakın arkadaş olduğumuz söylenebilir aslında. Ah bir de bu sene çizgi roman okumaya başladım. Ama okul kütüphanesinde sadece birkaç tane bulabildim."

"İstersen bir dahaki gelişimde sana getirebilirim."

"Gerçekten bunu yapar mısın?"

"Elbette. Küçük meleğim için her şeyi yaparım." dedi büyük kollarını bana sararken.

Bana farklı şekillerde hitap etmesi hoşuma gidiyordu.

Sarılmış beklerken aklıma gelen soruyu ona yönelttim.

"Seb piyano çalmayı biliyor musun?"

"Evet. Neden sordun?"

Cevabıyla yüzüme utangaç bir sırıtış yayıldı. Birinden bir şey isterken genelde böyle oluyordu. Ellerimle oynamaya başladım.

"Bana öğretebilir misin? Çevremde çalmayı bilen kimse yok."

"Tabi ki öğretirim. Burada piyano var mı?"

Mırıldanarak onayladım.

Ayağa kalkıp benimle gelmesini söyledim. Birkaç koridor geçtik ve eski eşyaların konulduğu bir odaya geldik. Depo denilebilirdi aslında. Burada birçok şey beklemekten tozlanmıştı.

Kuyruklu piyanoyu görünce ona ilerledim, tuşları kapatan kapağı açtım.

Yanımdan geçti ve tabureye oturdu.

"Herhangi bildiğin bir şey var mı?"

Kafamı iki yana salladım.

"Tuşların yerleri haricinde bir şey bilmiyorum."

Gülümsedi.

"O halde hemen çalışmalara başlıyoruz."

Ellerini piyanoya yerleştirdi ve bir parça çalmaya başladı. Parmakları tuşların üzerinde adeta dans ediyordu. Büyülenmiştim.

Çalmayı bırakıp -ki durmasını hiç istememiştim- bana döndü. Yüzümdeki hayran kalmış ifadeyi görünce gülümsedi.

"Bu parçayı çalmak ister misin?"

"Evet. Çok hoşuma gitti."

Cevabıma karşılık yanına oturmamı istedi ve parmak sırası kuralından bahsetmeye ve tuşların üzerinde göstermeye başladı.

Düşündüğüm kadar zor değildi aslında. Biraz alıştırma gerekliydi sadece.

Haftalarca o odada çalıştık.

Sadece o ve ben.

Sadece o ve ben

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
I Need You | sebastian stanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin