Nazlı, yatağına uzanmış halde az önce giden Poyraz'ı düşünüyordu.
Adamda hiç utanma sıkılma diye bir şey yoktu.
Sanki sevgilisiymiş gibi. Kıza her şeyi söylüyor öpüp kokluyordu.Nazlı,nın daha önce yaşadığı şeyler değildi bunlar. Böyle sözlere, böyle davranışlara asla izin vermemişti şimdiye kadar.
Bugüne kadar hiç erkek arkadaşı olmamıştı.
Kız hiç kimseyi yakınına bile yaklaştırmamıştı.
Annesinin başına gelenler yüzünden erkek milletinin her birinden ayrı nefret ediyordu zaten.
Burada kaldığı sürece Poyraz Karadağlı, kızı rahat bırakmayacaktı bunu anlamıştı.
Bu yüzden buradan gitmesi çok iyi olacaktı.Nazlı ve Ece, sabah ilk otobüsle bu şehirden gidiyorlardı. Annesi ve dedesine kavuşacaktı sonunda.
Artık bir işi de vardı. Avukat Kadir amcası iş ayarlamıştı ona ve Ece'ye.
Bir an önce sabah olsun istiyordu.
Poyraz Karadağlı'yı bir daha görmek istemiyordu artık.
Onu her gördüğünde bıçakla açtığı yara geliyordu aklına.
Korkudan ona hayır bile diyemiyordu.
Poyraz, kafasına göre Nazlı'nın evine girip çıkıyordu.
Ne kadar cesaretli durmaya çalışsa da Poyraz'ı görünce eli ayağı boşalıyordu.
Her yerini ateş basıyor kendini bile unutuyordu.
Bu kesin korkuydu. Başka ne olabilirdi ki?
Nazlı, Poyraz'dan ölesiye korkuyordu.
Gece geç saatlere kadar gözüne uyku girmeyen Nazlı, sabah neredeyse otobüsü kaçıracaktı.
Ece'nin otobüsün kalkmasına bir saat kala uyanmasıyla otogara zar zor yetiştiler.
Otobüs yolculuğu kahvaltı bile yapamadan yola çıkan kızların midesini alt üst etmişti.
Molalarla beraber beş saat süren yolculuktan sonra nihayet Nazlı'nın kasabasına geldiler
Otobüsten inip hemen valizlerini aldılar.
Dedesinin köyüne giden dolmuşa bindiler.
Yarım saat süren kısa yolculuktan sonra köye geldiler.
Nazlı, otobüsün camından dedesinin onları at arabasında beklediğini gördü.
Nazlı, dolmuştan indi ve koşarak gidip dedesine sarıldı.
"Seni çok özledim dedeciğim, nasılsın iyisin değil mi?"diyerek art ardına sormaya başladı."İyiyim kızım, sakin ol. Beni merak etme. Evine hoşgeldin yavrum. Bende seni çok özledim" dedi Nazlı'nın alnını öperek.
Ece, çantaları dolmuştan alıp onların yanına geldi.
Nazlı'nın dedesinin elini öptü ve etrafını izlemeye başladı.
Köy küçüktü ama çok güzel ve yemyeşil görünüyordu.
Ece, derin bir nefes çekti içine.
Nazlı, at arabasını çeken atlara baktı. Kendi atı ve dedesini atının gördü.
Aylardır atını görmüyordu kara kızını ve çok özlemişti.
Koşarak gitti atına sarıldı.
Atı da özlemiş olmalı ki kişnemeye başladı.
Nazlı, atını severken yavaş adımlarla dedesi geldi yanına.
Dedesi çok özlemişti Nazlı'yı. Sarılmaya doyamıyordu. Tekrar sıkı sıkı sarıldı torununa. Neredeyse üç aydır oda görmüyordu torununu.
Bir süre hasret giderdikten sonra valizlerini at arabasının üzerine koydular.
Nazlı, atın terbiyesini eline aldı ve hemen yola koyuldular.
Nazlı, dedesinden at arabasının nasıl gideceğini atların nasıl yönetileceğini öğrenmişti.
Atlar da yola alışıktı zaten ezbere gidiyorlardı.
Kısa bir yolculuktan sonra dedesinin yayla evine geldiler.
Nazlı, at arabasından çantasını alıp hemen eve koştu.Evini aylardır görmüyordu. Okulun ikinci dönemi başladıktan sonra fırsat bulup bir türlü gelememişti.
Annesi mutfakta yemek hazırlıyordu.
Kızının geldiğinden henüz haberi yoktu kadının.
Nazlı, sessizce mutfağa girip annesine arkasından sarıldı."Ben geldim anneciğim. Seni çok çok özledim bitanem "diyerek annesini öpücüklere boğdu.
Irmak, da kızına dönüp sıkıca sarıldı. Öpüp kokladı canının parçasını."Kızım benim canım, evine hoş geldin.
İnan sensiz buraların tadı tuzu yoktu. Buralar sensiz çok ıssızdı yavrum. Senin nefesini bile özledi bu ev "Annesinin her an ağlamak üzere olduğunu anlayan Nazlı.
Hemen konuyu değiştirdi."Anne ya açlıktan ölüyorum. Sabah kahvaltı bile yapamadık.
Otobüste midemiz alt üst oldu"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBIMIN KARASI (TAMAMLANDI)
General FictionKaranlık bir geceden kara bir leke bırakan adamdan hediye....