İnsan bilinci bugüne kadar Felsefe Taşı diye adlandırılan sırdan daha büyük bir sır yaratmamıştır. Sırların en büyüğü olarak, anlaşılması, kavranılması, analiz edilmesi imkânsız gibi göründüğü halde, konuyla karşılaşan ve onu elde etmenin veya keşfetmenin mümkün olduğuna inanan herkesin aklını büyülemiş, hatta kendine esir etmiştir.
Bu mucizevî taşı bulmak için yola çıkmak, masallarda anlatılan gökkuşağının ardındaki altın dolu sandığı aramaya benziyor. Bu sırrı çözmeye çalışanları, Sfenks'in sorusunu cevaplamaya kalkanlarla aynı son bekliyor. Bununla birlikte, sayısız mistiğin eserlerinde mevcut olan ipuçları ve imalar, bu sırrın birçok kişi tarafından bilinip anlaşıldığını, tıpkı Sfenks'in meşhur bilmecesi gibi, anahtarına sahip olduğunuzda çok kolay açıklanabilen, basit bir sır olduğunu akla getiriyor.
Bütün bilgeler ağız birliği etmişçesine Felsefe Taşı denilen şeyin "herkesin baktığı, ancak çok azın gördüğü" bir şey olduğunu söylüyor. Yine onun yaygın bir element olduğunu, daha doğrusu bütün elementlerin, Ateş, Hava, Su ve Toprak'ın özü olduğunu, her şeyin içinde olup, bazı şeylerdeyse ondan daha çok olduğunu söylüyorlar. Yine, o öyle basit bir şeydir ki açık bir şekilde anlatılsa hiç kimse inanmaz.
Pisagoras Dördüncü Tablet'inde şunları söyler:
"Bütün fikir ayrılıklarının ortasında Bilgelerin ağız birliği ne güzeldir! Hepsi de Taş'ı avamın yeryüzündeki en adi şey olarak gördüğü malzemeden yaptıklarını söylüyor. Gerçekten de avama maddemizin bildik ismini söylesek, cehaletimizin cüretine şaşırırlar. Ama onun tesirini bilseler, yeryüzündeki bu en değerli şeyi asla bir kenara atamazlardı. Tanrı sırrını günahkârlardan ve kötü insanlardan korumuştur ki onu kötü amaçları için kullanmasınlar."
Bu tür ifadeler, sırra sır katmaktan başka bir işe yaramıyor. Çünkü sırrın gerçek olduğunu kesin bir şekilde beyan ederken, onun nasıl bir şey olduğunu veya keşfetme araçlarını zerre kadar aydınlatmıyorlar. Bu mucizevî taşı bulmak isteyenlerin hevesini artırıyor, ancak taşı bulmada onlara yardımcı olmuyorlar.
Bu konuda insanlar genel olarak iki sınıfa ayrılabilirler. Felsefe Taşı diye bir şeyi duymamış olanlar (ki bunlar avamdır) ile onun adını bir yerde duymuş olup orta çağa ait bir masal veya sahtekârlık olarak görenler. Çok az kişi konuyu ciddiye alıp Taş'ın mevcut olduğuna ve onu yapmanın mümkün olduğuna inanır. Fakat inananlar da iki sınıftır:
1. Onu metafizik bir şey olarak görenler.
2. Onu fiziksel bir şey olarak görenler.
Düşünürlerin, yazarların büyük bir kısmını kapsayan birinci sınıftaki insanlar, Hermesçi Bilimin Felsefe Taşı'nı bireyin tuhaf ve normalüstü psişik gelişimi olarak yorumluyorlar. Bu psişik gelişim, yalnızca normal duyu yeteneklerinin son derece gelişmesinden ibaret olmayıp elementleri majikal olarak yönetebilme kapasitesidir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araştırma ve Makaleler 1
Non-FictionLütfen Dikkat! Araştırma ve Makeleleri okumadan önce iyice düşünün. Sizi önceden uyarıyor ve dünya görüşünüzün temelli değişeceğini söylüyorum. Aynı konuda okuyacağınız diğer eserler size yavan gelecek ve sadece onun tiryakisi olacaksınız. Çünkü bu...