(Mira)
"Taehyung!!?"
"Beni Sung Deuk hyung için gelmiştim. Yani burada anahtarını düşürmüş herhalde. "
Sözlerine devam ederken bir yandan da bakışları abim ve bana kayıyordu.
"Ben sizi rahatsız ettim sanırım.!?"
Aklından ne geçtiğini anlamamak için aptal olmak lazım sanırım, karşımdaki aptal(!) bizi sevgili sanmış falan olamazdı değil mi? Yok gayette olabilirdi, kardeş olmadığımızı bilen herkes çok yakışıyorsunuz derdi bize. Ama gitmesine izin veremezdim. İkimizden birinin ilk adımı atması gerekiyordu artık.
"Taehyung bekle, biraz konuşalım mı?"
Abimin hayırdır ben varım burda bakışlarına karşı ayağına bastım. 'Bizi rahat bırak konuşalım. Git market, park falan gez.' 'Saçmalama seni bir adamla yalnız bırakmam.' Ayağına bir kez daha bastım ama bu sefer daha sert olmuş olacak ki acıdığını belirten ses çıkardı.
"Benim dışarıda işim vardı siz konuşun."
Olumlu şekilde kafa salladım sanki az öncekiler hiç yaşanmamışçasına.
"İçeri geçene Taehyung"
"Aslında gerek yok. Anahtar bulduysan onu alıyım."
"Lütfen"
Kısa ve sessiz bir iç çekti.
"Tamam."
İçeri göstererek kapıyı kapatıp arkasından gittim.
"Kusura bakma daha eşyalar gelmedi. Bu minderler var şimdilik. Sorun olmaz umarım."
"Hayır"
"Kahve yapmıştım içer misin?"
"Teşekkürler."
Tek kelimelik cevaplar vermesi canımı sıkıyordu. Konuşma cesaretim yavaştan kırılıyordu.
"Ne konuşmak istiyorsun?"
"Neden benden kaçıyorsun?"
"Kaçmıyorum Sana ulaşmaya çalıştım ama aldığım cevap ne oldu biliyor musun? Aradığınız numara kullanılmıyor."
"Biliyorum, özür dilerim. Seninle konuştuğumuz son gün birisi sürekli mesaj atmaya başladı adam özel hayatıma kadar biliyor gibiydi. Abimin hattı kırmam söyleyince hiçbir şey düşünemedim."
Başımı öne eğdim diyecek lafım yok bu konuda haklıydı. Çenemde hissettiğim eliyle yüzümü kaldırdı.
" Be-ben ahhh. Hala mesaj geliyor mu? "
"Hayır numaramı değiştirdim."
"Bu arada bir abin olduğunu bilmiyordum."
"Yaaa bilmiyorsun ama o seni biliyor az önce neredeyse dövecekti seni."
"Nasıl dövecekti? O senin abin miydi? Hem sen abine benden mi bahsettin?"
Ağzımdan kaçırmışım ve Taehyung da bunu fark etmişti. Ama bir cevap vermem gerekiyor diye gözlerimi kaçırıp başka yerlere bakarken kafamı salladım. Minderini benimkinin önüne iyice yaklaştırdı, gözlerinin içine bakmam sağladı.
"Artık ileye doğru bir adım atmamız lazım değil mi?"
"Bi-bilmem."
İşte yine oluyor. Tıpkı o günkü gibi. Kalbim delicesine atıyor, kulaklarıma kadar ulaşıyor sesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü ๛ KTH
Fanfiction" Biri sana uçabilmek için kanatlarını nasıl kullanacağını öğretir. Uçmaya onunla devam edersin. Ama sonra etrafına bir bakarsın ki kanatlarını senden koparıp gitmiş. İşte o zaman sen hızla yere çakılırsın, ve kendini düşmekten kurtaramazsın. " Başl...