Bölüm-1

334 2 0
                                    

        Sonsuza kadar karanlıkta kalmaktan korkmayan iki çift göz birden kendini aydınlığın kollarına bıraktı. Her sabah aynı şey olurdu Mehmet için. Yine içinde kara bir bulut yüzünü asmış bir şekilde bütün bedenini ele geçirmeye yemin etmişti. Terkedip gidenler beynini kancalamıştı ve asla bırakmaya niyetlerinin olmadığını düşünüyordu Mehmet. ''Senin hayatından giden kişiye; onsuzluğu asla ve asla anlatamayacaksın.!'' diyordu içinden. Kimsenin dinlemeyeceği bir şekilde herhangi bir şeyi kendisiyle paylaşmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Kendi karanlığında boğulmuş bir insanın belkide en doğru tercihiydi kendisiyle konuşmak. Ve birden kapı çaldı. Kendisiyle arasına annesinin sesi girmişti:

        ''Oğlum hadi işe gitmen gerekiyor kalk artık.'' demişti annesi.Üzerinde bir kahverengi elbise ve bir gece kadar siyah gözleriyle oğluna seslenmişti. Mehmet cevap vermek istemedi. Ancak bir şey söylenmesi gerektiğini o da biliyordu. Çünkü gündelik hayatta her zaman monotonluk vardır belli bir çizgide ilerler ve o çizginin dışına çıkılmaz. Belli kurallar dahilinde soru sorulmadığı halde bir cevap vermenin gerektiğini herkes gibi o da çok iyi biliyordu. Ancak cevaplarıyla birlikte giden sorularını düşünüyordu . Hayatın kaldıramadığı çekip hızla yerin dibine indirdiği sorularını. Yinede annesine ortada bir sorusu olmayan bir cevabı vermek için kendisini doğrulttu.

     ''Tamam kalkıyorum anne!'' demişti Mehmet.Sessizce veya sesli olduğuna karar verilemeyecek tonda konuşuyordu. Tıpkı hayatında çok kıymet verdiği ve yerini dolduramadığı biri tarafından terkedilen insanlar gibi. Harflerde gider onlardan o yüzden konuşmak istemezler. İçine atmayı sever terkedilen insanlar çünkü içlerinde bir ağır boşluk vardır ki yerini doldurmak isterler. Bu yaptıklarında başarılı olamadıkları için acı çekerler. Acı insanın herşeyidir. Ölmekle tedavisinin mümkün kılındığı tek şeydir. Acı o kadar kuvvetlidir ki; ekmeğini taştan çıkarmaz, ekmeğide taşıda paramparça etmesini çok iyi bilir.

        Mehmet takım elbisesini giymek için yatağından kendini atmıştı. Beyaz gömleğinin her bir düğmesini ilikledikten sonra siyah kravatını bağladı. Ve kravatının nefesini tamamen kesmek için boğazını sıktığını hayal etti. Çünkü o da biliyordu ölüm dışında bütün hayallerin yıkıldığını. Bir daha yıkılmak istemiyordu. Evet yıkılan hayaller değildir aslında.İnsandır. Hayata olan tecrübesi, yaşama olan bağımlılığı ve kaderinin ilk başladığı günden itibaren hayattan anladığı buydu Mehmet'in.

BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin