Sandık

144 1 0
                                    

    Zamansızdı karşılaşmamız.

      Gözlerin gökyüzü gibi hafif bulutluydu o akşam. ''Beni seviyormusun'' dediğinde cevap veremedim. Ben akşam üstü gibiydim sen en saf duygularla yaklaşırken bana

          Kasvet yüklü ve korkak.

         Tenha sokaklarımda zamanın izleri vardı, duygularıma tecavüz edilmişti o köşe başlarında gasp edilmişti iyi niyetlerim.

        Sen cesur ben korkak.

        Buluşamadık aynı noktada.

Vazgeçmiştim, elimi eteğimi çekmiştim herşeyden. Taki. Taki sen gelene kadar

     Tufanın vurduğu yüreğime  girmiştin ama dedim ya zamansızdı gelişin.

      Hazırım sanmıştım bir an. Bir an. O kadar şevkle sarılmıştın ki bana.

     Gözlerinde cenneti taşıyordun.

     Her baktığın yeri yeşerirdi yüreğimin. Nasıl hayır derdim ?

     Bencildim. Cehennemden kaçış yoluydu senin sevgin. Seni yok etme pahasına!. Hayır diyemedim.

      ''Ölünceye kadar seni seveceğim'' derdin her kavganın sonunda uzattığın ellerini geri çevirince ben. İşte o an ölürdüm ben. Sevmek isteyipte sevememek! Lanet ederdim korkaklığıma. Lanet ederdim beni sevdiğin için. Karşılaşmamıza sebep olan olaylar silsilesine. Kadere, herşeye. Anlayacağın hiç sevmemiş bir insana sorulacak son soruydu ''Beni seviyormusun''

 Belki diyorum ölürüm de kurtulurum . Zira sana alıştım: Veba gibi, bulaşıcı sevgin.

Kim bilir.

   Bu satırlar okunmayacak senin tarafından zaten sana yazılan bir mektup değil sadece iç hesaplaşması.

Güle güle güzel kız.

Günümü aydınlatan gözlerinle vedalaşamadan, sesini bir daha duyamadan, dokunamadan sana gidiyorum. Bu şehirden, karşılaşma ihtimalimizden, seni hatırlatacak herşeyden gidiyorum. 

Güle güle.

       

SandıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin