13. "ESİR"
🎼
Hepsi hayal öyle değil mi?
Hala uyuyorum ve gördüğüm her şey bir rüya...
Hayır, hayır rüyada insanların canı acımazdı... Peki öyleyse saç diplerimde hissettiğim bu yoğun acı da neyin nesiydi?
Üzerime kapanan siyah kapılar, düştüğüm çukurda üstümü örten kara toprak misali nefes alanımı kısıtlarken saç diplerimdeki yoğun sızıyla, Aybars'ın masasının üzerine savruldum.
Çarpmanın şiddetiyle zonklayan başım ve saçlarımın koptuğunun habercisi yoğun sızıyla masanın üzerinde öylece kalakaldım. Korku ve şaşkınlıktan gözyaşlarım bile donmuş, düştüğüm durumu izlerken enseme baskı yapan bir soğukluk hissettim.
Saçlarıma olan baskısını sürdüren iri bir elin izin verdiği kadar başımı hafifçe yukarıya kaldırdım ve onun taştan yaratıldığını düşündüğüm yüzünü gördüm. Sureti kemikten ibaret olan sert hatları ile kıpırtısız, sanki nefes almayı bile bırakmış bir hâlde gözlerimi eşeledi kara gözleri.
Ensemdeki baskı her saniye artmaya devam ederken olayları yeni kavramış gibi gözyaşlarım intiharlarını gerçekleştirmeye başladı.
"Bırak." Derken kasılmış çenesinin ardından güçlükle döküldü kelimeleri.
"Ne demek bırak?" Diye tısladı hemen ardımda, enseme bastırdığı silahı kavrayan adam. "Her şeyi gördü! Başımıza yeni bir iş açmaya gerek yok." Silahında gelen o metalin geriye itilme sesi aklımı kaybetmeme neden olacak bir şekildeydi. "Ondan kurtulmamız-" diyerek başlayan sesi, Aybars'ın itiraz istemeyen kesin emri ile yarıda kesildi.
"Bırak dedim lan bırak!"
Odanın içinde ikinci bir silah gibi patlayan sesi hıçkırıklarımı da beraberinde getirdi. Bir ateşten çıktım derken şimdi dipsiz bir kuyuya düşmüştüm...
"Bu iyi bir fikir değil" dedi, saçlarımdan parmaklarını ayıran adam.
Aybars gözlerini bir anlık bile üzerimden çekmeden "Onunla ben ilgileneceğim." dedi.
Beni kurtarmaktan ziyade tek başına parçalamak için kendine ayırmış gibiydi.
Sözlerinin ardından odada yankılanan gülüş sesiyle henüz adını bilmediğim adam devam etti. "Şu uçkur sevdandan bıkmayacaksın değil mi?"
Adeta kükrer gibi o sert ses tonuyla "Dışarıya!" Diye bağırdı, Aybars.
Ben başımı yasladıkları masanın yüzeyinden tüm bedenim titreye titreye doğrulurken biraz önce saçlarımı kopardığına emin olduğum adam, Aybars'ın itiraz istemeyen sesiyle birlikte silahını arka cebine sıkıştırdı. Uğurladığı sert bir nefesin ardından nefret dolu bakışlarını titreyen bedenime armağan ederek dışarıya çıktı. Gürültüyle kapanan kapı tekrar yerimde sıçramama neden olurken etrafta korku ile dolaştırdığım bakışlarımı önüme çektim.
Kahretsin...
Çığlık çığlığa bağırmak buradan bir an önce kaçıp kurtulmak istiyorum!Bakışlarım hemen önümde, anlında açılan delikle kanlar içinde yerde yatan adamı bulduğu anda tüm sinir sistemim altüst oldu. Elimi sıkıca dudaklarımın üzerine kapattım. İçimden gelen haykırışlara engel olamamak bir yana gözlerimi yerde yatan bedenden de çekemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONA İNANMA
ChickLit🎼 "Cehennemin benim..." Diye fısıldadı. "Cennetin bu altın zincir... Cennet ile cehennem arasına sıkışıp kalan bu nota sensin." Bileklik olduğunu düşündüğüm zinciri eline alarak usulca oturduğu yerden ayaklandı. Bakışlarım merakla hareketlerini tak...