Seyyah.

344 32 2
                                    

Receb'in de aklına yattı Ali'nin dedikleri. Hocaya götüreceklerdi, karar verilmişti.
  Ahmet hoca, Hatice'yi okudu üfledi, mushafdan bir iki şey okudu, elindeki kağıda Arapça bir şeyler yazdı. " bunu boynuna tak. Tuvalete giderken çıkarsın sadece. Gece dışarı çıkmasın." diye Ali'ye tembihte bulundu.
  Denileni yaptı Ali. Muskayı Hatice'nin boynuna taktı:" çocuğumuz için."
Yoksa Hatice deli olduğunu düşünecek daha da takmayacaktı. Böyle kaldırabildiler.
  Uzun zaman olmuştu, muska işe yaramıştı en azından eskisi kadar değildi. Ta ki o kavgaya kadar.
    Hatice'nin sesiyle inliyordu sokak. Cama çıktı Zehra, Hatice, komşusu Zeynep ile kavgaya tutuşmuş. Seslendi Zehra camdan ama ikisi de kendi seslerinden başkasını duymuyordu. " sakin ol Hatice dur, ne oldu? Bir nefes al bak iki canlısın." Zehra kolundan tutmuş hem kenara almaya uğraşıyor hem de sakinleştirmeye çalışıyordu. Hatice Zehraya oranla biraz heybetliydi. Gücü yetmedi Hatice'ye. " bari sen yapma Zeynep koskoca kadınsın. Kızın yaşında Hatice. Sus da annelik yap en azından. Sen bari alttan al." Zeynep geri durur mu, mahallenin en cazgırıydı. Öyle derlerdi. " Zeynep'in ocağına sataşmayın sakın. Aman yine mi Zeynep." hakkında deyim bile yazılmıştı.
    Arada bir o yana bir bu yana çırpınan Zehra'nın yardımına diğer komşular da gelince ortalık bir sakinledi. Çekti aldı Hatice'yi, evin salonuna oturttu. İkisi de nefes nefese Esma'nın getirdiği suyu yudumluyordu.
" kızım ne oldu sana niye celallendin yine. Kendini düşünmedin tamam ama gebesin sen, yavrunu da mı düşünmedin. Çirkef kadınla kavga ediyorsun canına mı susadın. Onun dilinden elinden kim kurtulmuş ki sen kurtulasın. Anlat bakayım ne oldu?"
  Zehra bir yandan dağılan saçlarını topluyor bir yandan konuşuyordu.
  " ineğimi zehirlemiş yenge. Gittim baktım ki hayvanın ağzı köpük köpük. Su falan verdim ama can çekişti hayvan. Hırsımı alamadım dur az daha yolacam o kadını."
hızlıca yerinden kalktı kapıya yanaştı. Zehra Esma'ya seslendi kapıyı tutması için, hemen gitti kolundan yakaladı, tekrar oturttu. " bir sakinleş, hem ne diyorsun sen. Niye yapsın böyle bir şeyi. Nerden biliyorsun Zeynep'in yaptığını. Hayvan hasta olmuştur belki. Baytar çağıralım bir nefes al ya. Allah Allah yordun beni de kendini de." eli belinde döndü durdu.
    " kim yapar ki başka yenge, gözü var mutluluğumda. Tabi ineğim onunkinden çok süt veriyor ya onu kıskandı. Beni de zehirleyecek, çocuğumu alacak elimden."
Hatice anlatıyor, o anlattıkça Zehra Esma'ya bakıp amcanı çağır der gibi işaret ediyordu.
" tamam tamam sen haklısın. Bir dur, ineğe bir baksınlar. Eğer yaptıysa o zaman birlikte yolarız."
   Zehra zar zor sakinleştirmişti Hatice'yi. Aklı almıyordu anlatılanları. Zeynep ne ister ki Hatice'den. Kadının üç baş ineği iki de tosunu vardı. İneğinin biri de yüklüydü üstelik. Hatice'nin bir tane ineğine mi kalmıştı. Üç de oğlu vardı ne istesin çocuğundan.Zehra işin içinden çıkamaz olmuş;" çıldıracam ya bu kızın neyi var. Beni delirtecek sonunda."
Söylene söylene dönüp dururken Ali'yi gördü.
" oğlum bak senin karın iyi değil. Hoca da fayda etmedi belli ki gel doktora götürelim. İş çığrından çıkıyor. Ben baş edemiyorum artık kadınla."
  Ne olduğunu anlamadı Ali, Zehra ne demeye çalışıyordu.
" yenge dur, tane tane anlat. Ne oldu? Esma çağırdı. Ne yaptı Hatice?"
  Zehra olanları ve Hatice'nin dediklerini anlatmıştı Ali'ye. Ali duyduklarına anlam verememiş aceleyle eve inmişti. Hatice merdivenin başına oturmuş biber diziyordu.
   Ali Hatice'ye soramadan, Hatice oturduğu yerden kalkıp Ali'ye hararetli hararetli anlatıyordu olanları.
Ali ise sakinliğini koruyarak dinlemişti. " tamam Hatice sen eve gir akşam da oluyor bak. Ben bi Baytar'ı  çağırıp geleyim. Ben ne olduğunu anlayalım hele."
  Baytar gelmiş ineğe bakmış ve şöyle demişti;" Ali bey inekte bir şey yok. Gayet sağlıklı sadece verdiğiniz yemeklerden bir şey dokunmuş olabilir. Ben yine de bir şurup yazayım, içiniz rahatlasın."
   Arabasını uğurladı Baytar'ın, Receb'in yanında aldı soluğu Ali.
" abi bugün olanları duymuşsundur. Az önce Baytar geldi baktı. İnekte bir şey yokmuş. Abi ben kafayı yiyecem ya artık. Ne oluyor bu kadına. Delirtecek beni. Ne yapayım söylesene, bana bir akıl ver."
    Ali çaresiz, Ali çıkmaza girmişti. Ne olacağını bilmiyor hatta ne olmayacağını da kestiremiyordu.
" şimdi seni hastaneye götürecez desek gelmez. Sen en iyisi çocuğu bahane et yarın bi hastaneye götürelim. Baktıralım bir, bakalım ne çıkacak."
   Receb'in sözleri biraz da olsun teselli etmişti Ali'yi. Ne oluyordu, Hatice neden böyle davranıyordu. Aklında deli sorular eve geldi.
Hatice sofra kurmuş sofranın başında Ali'yi bekliyordu. Ali sakince oturdu sofraya yer gibi yaptı. İştahı yoktu çünkü. " Ali'm Baytar ne dedi neyi varmış ineğin, Zeynep karısı zehirlemiş demi. O kadın bana da bir şey yapacak. Aman Ali'm dikkatli olalım. Onun çeşmesinden su bile içme."
   Ali, yavaşça kaşığı siniye koydu ve Hatice'nin yüzünü ellerinin arasına aldı;" hatcem bak, sana bir şey olmasına asla müsade etmem. Sen benim iki gözümün çiçeğisin hatta doğacak çocuklarımın da annesi.
Sen geldin benim gönül bahçem şenlendi. Seni gördüm yüreğime bahar geldi.
Sen bu eve de benim dünyama da ışık getirdin, yetimdim ben bana yuva oldun, öksüzdüm bana Ocak kurdun. Hem anam oldun hem yarim. Sen benim gelecek yarınımsın. Ne olur kendine ve evladımıza iyi bak."
   Ağlıyordu Hatice. Anlam veremiyordu ama içinde acı bir his vardı. Sanki göğsüne hançer saplıyorlardı.
" Ali'm, gözümün nuru; sen benim tüten bacam sen benim huzura açılan kapımsın. Atamsın sen benim, anamsın da. Şu kainatta bana hayatsın. Yavrumun babası, kocamsın. Sen benim evimsin."
   Birbirlerine veda sözleriydi sanki bu sözler.
Sanki Ali, çok uzak bir yola çıkacakmış gibi öptü Hatice'yi
Sanki Hatice, veda eder gibi sarıldı boynuna Ali'nin.
  ...
   Uzun bir sarılmanın ardından " hadi hadi kalk şeytan oturdu sofraya kaldıralım, sen de çay koy da içelim."
   Ali'nin geceye çalan sözleri ağlamayı gülmeye çevirmişti. Hatice çay koydu Ali sofrayı topladı. " Mısır da patlatayım mı?" diye sordu Hatice. Bilirdi Ali çok severdi.
   Doğumuna üç ay kalmıştı Hatice'nin. Ali bunu bahane ederek;" yarın kontrole gidelim. Epeydir gitmiyoruz. Bir baktıralım çocuğumuza yeri yurdu iyi mi, halinden memnun mu?"
  "Gidelim" dedi Hatice itiraz etmeden.
....
Şimdi ne olacaktı?
Karanlık ardını ışığa mı bırakacaktı yoksa ışık sandıkları aydınlığın ardında, koyu bir karanlık mı vardı?

ince, çizgi bir yol.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin