Hatice oturmuş, Ali sıra beklerken kayboldu ortalıktan. Alelacele doktora olanları anlattı.
Doktor muayenesini tamamlamış, işleri hallolmuştu. " Hatice hanım psikiyatri servisiyle de görüşmeniz lazım" dedi usulca. Hatice şaşırmış;" niye" der gibi baktı.
" her şey doğum için. Prosedür bu." dedi doktor ikna olsun diye.
Gittiler. Hatice ile konuşmuştu psikiyatri uzmanı. Ali'yi çağırdı;" Ali Bey eşinizin sinir sistemi çökmüş, öyle tahmin ediyorum. Bir iki test yapmam lazım ama eşiniz hamile yormak istemem. İlaç da yazamam ağır gelir. Siz en iyisi doğumdan sonra tekrar gelin. Ama gelmeden önce tekrar bu şekilde olaylar yaşarsa kaç gün arayla gerçekleştiğini not edin. Geçmiş olsun."
...
Doğum sancıları artmıştı Hatice'nin . Bebeğin doğmasına az bir zaman kalmıştı. Ali'yi ebe Hatun istemişti.
Vardı yanına Ali ; " hayırdır, sen beni görmek bile istemezsin." diye sordu.
" babanın sana verdiği o arsayı oğluma vereceksin. "
Ali şaşkın şakın baktı. İyi de niye verecekti ki.
" vermem. O bana hem babamdan hatıra hem de çocuğumun rızkı. Her şeyi aldın doymadın sıra ona mı geldi."
Üvey kardeşi bir kaç defa tarlayı yakmaya kalkışmış ama hep başarısız olmuştu. Tarlanın hem dönümü büyük hem de ürünü güzel veriyordu. Ebe hatunun amacı da buydu.
" gencecik kızım toprağın altında. Sen evlendin bak çocuğun oluyor, tarlayı vereceksin kızımın kanı için."
Ali sakinliğini korumaya çalıştıkça ebe hatun üzerine daha da fazla gelmeye başlamıştı. " ne var o kazada ben de bir bacağımı kaybettim bak, bak bak iyi bak. Sen bana ne vereceksin. Yıllarca babamın ocağına adım atamadım, nefes aldığını bildiğim halde babamı bir bayram bile ziyarete gelemedim. Benim hakkım ne olacak."
Ebe hatun elini masaya vurmuş, daha da sinirlenmiş vaziyette;" senin bir bacağın yerinde. Geleydin babanı görmeye ben mi kovdum. Alıp götür o zaman yatalak zaten. Al sen bak, hadi götürsene. Ne duruyorsun."
Kavga gittikçe büyüyor ses açık camdan dışarı çıkıyordu.
Zehra çıktı sese, anladı tantananın sebebini. Seslendi Ali'ye ;" Ali gel Hatice doğum yapıyor."
Halbuki Hatice uyuyordu. Ali;" sakın bir daha bu konuyu açma. Oğlunu da üzerime salma. Vallahi ana kardeş demem yorarım sizi."
Seke seke indi Ali evin yolunu. Vardı Hatice uyuyor.
Kızamadı Zehraya, iyilik istemişti sonuçta.
...
" ali kalk Ali çok sancım var."
Hatice'nin sancıları çoğalmış doğum başlamıştı. Koşup komşu kadın Emine'yi çağırdılar. Ali'yi dışarda yanında Recep dört dönüyordu sokağı. Elini ağzına götürmüş bir yandan da tırnak yiyordu.
" gözün aydın Ali Nur topu gibi bir oğlun oldu."
Ali'ye müjdeyi Zehra verdi. Ellerini yüzüne koyup çöktü yere, kapandı secdeye. " hamdolsun Rabbim, sana hamdolsun. Teşekkür ederim hem de çok teşekkür ederim."
Recep'le birbirine sarılıp sevinçlerini paylaştılar. Kucağına verdi Zehra bebeği. Ali öptü kokladı. Recep aldı kucağına ezanını okudu kucağına " bu akşam Kadir gecesi, mübarek gecenin sabahı doğdu. Ali adı Kadir olsun mu ?"
Hiç itiraz edilmeden kabul edildi. Tekrar kucağına aldı yavrusunu, Hatice'nin yanına vardı. Hatice'yi öptü sonra bebeği yanına yatırdı;" hoşgeldin Kadir'im. Sefalar getirdin."
Hatice evladını kucağına aldı, bağrına bastı;" benim, bu dünyadaki cennetimsin sen. Sen benim goncam, sen benim hasretimsin. " kokusunu içine çekti;" ban artık fani dünyada ölüm yok. Hoşgeldin hayatıma cennet kokulum, hoş geldin ay yüzlüm."
...
Sanki Kadir şifasıyla gelmişti. Hatice eskisi gibi hayal görmüyordu. Üç dört sene eskiye oranla daha sakin daha mutlu geçmişti.
...
Doktor durumun iyiye gittiğini söylemiş, ilaca gerek kalmamıştı. Sanki sihirli bir el değmiş her şey yoluna girmişti.
Kadir'i muayeneye götürünce öğrendi Hatice, tekrar hamile olduğunu.
Gelen bereketiyle gelirdi buna inanırdı Ali.
Teravih namazında hocanın anlattığı Hz.Yunus'un hikayesi Hatice'yi çok etkilemiş eve gelince saatlerce Ali'ye anlatmıştı. " eğer bu sefer de oğlum olursa adını Yunus kocayacağım. Kız olursa da Tuba."
Ali kız olsun istiyordu. " Hatcem hayırlısı olsun diyeceğim ama gönlüm kızdan yana. Ne bileyim sana benzeyen düz saçlı esmer bir kızım olsun. Adına da Zelal koyalım. Adı gibi duru, berrak bir kızımız olur."
" ne olduğunun bir önemi yok ki Ali'm. Sağlıklı olsun da. Gelen Allah'tandır. Cefası da sefası da başım üstüne."
..
Kadir doğduğu günden beri annesinden hiç ayrılmamış, hep annesinin koynunda uyumuştu. Birgün olsun ayırmamıştı koynundan Hatice, Kadir'ini. Bazı zamanlar iş var diye Zehra'ya bırakırdı, gelene kadar özlerdi yavrusunu. Esmer Ela gözlü yağız bir delikanlı olacağı o zamandan belliydi. Kadir en çok annesine düşkündü, öyle ki annesi gelene kadar, annesinin eteği koynunda merdivende beklerdi.
....
Kardeşi doğmuş adına Yunus koymuşlardı. Aslında Yunus'un doğumu, Kadir'in kaderini yeniden yazacaktı. O eteğini dahi yanında olmadan duramadığı annesi, Kadir'i istemeyecek hatta bir kaç defa öldürmeye kadar gidecekti.
Kadir'in tek bir hatası, tüm hayatını elinden alacaktı.
Ve Kadir, kendi varlığından haberi olmayan bir anne ile bir ömür Yanyana yaşayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ince, çizgi bir yol.
General Fiction.. İki dağ arasında ince, çizgi bir yol. Bilmiyor, çünkü yangının sebebi kendisi. .. Ardına baktı, yola çıktığı yerle vardığı nokta arasında bir ömür vardı sanki. Sahi kaç milyon adıma denk gelir kalp atışları. Kaç insan dayanabilir yırtılan ayaklar...