(Shizuo'nun Ağzından)
Ne yapacaktım ben şimdi? Hafızasını kaybetmesi yetmezmiş gibi birde bacaklarını kullanamıyordu ve en kötüsü de her şey benim yüzümdendi. Neden o kadar sert konuştum ki? Düşünüyorumda onsuz geçen bu koskoca 3 yılda onu özlemişim. Bu hissin ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yok belkide sadece vicdan azabı çekiyorumdur belkide ona acıyorumdur? Hayır ona değil kendime acımalıyım nasıl bu kadar aşağılık bir herif oldum diye! Peki bundan sonra ne halt yiyecektim? Onu bu şekilde bırakamazdım. Shinra'ya bu konuda güveniyordum aslında ama ona bunları yaptıktan sonra birde üstüne onu bırakırsam.. Hayır bu kadar iğrençleşemem. Ona bu yaşadığı kötü şeyleri unutturacağım!(adamın beyin resetlenmişti ztn Shizuo ama yine de sen bilirsin kaarşim)
-Beyefendi?
Beni derin düşüncelerimden ayıran şey İzaya'nın ameliyatını yapan doktorun kapıdan çıkışı olmuştu.
-Buyurun..?
-Sizinle açık konuşacağım. Arkadaşınız belki bir daha yürüyemeyebilir ancak taburcu olduktan sonra erkenden tedavilere başlarsak bir şansı olabilir. Böyle bir durumda üstüne üstlük bir de hafıza kaybı yaşıyor yani o çok zor bir dönemden geçiyor ve yalnız kalmaması gerek. Bunu tek başına atlatamaz. Her ne olursa olsun onun yanında olacağınıza söz verir misiniz? Hastalarım benim için önemlidir.
O an dilim tutulmuştu.
Sadece basit bir söz verecektim.
Ama asıl sorun bu değildi.
Ben gerçekten ona bakabilecek miydim?
Ya yine onu üzersem?
Ya birgün hafızası yerine gelir de benden nefret ederse?
Bencil olmanın zamanı değil. En korkunç olanı ya bir daha asla...
Yürüyemezse..!***
Bir haftanın sonunda bugün İzaya taburcu olacaktı. Her şeye rağmen mutlu görünüyordu.
-Shizuo-chan?
Hafızasını kaybetse de özünde İzaya Orihara'ydı o. Sanırım bu chan meselesine alışabilirdim.
-Bugün taburcu oluyorum ya hani?
-Evet?
-Biz evimize mi gideceğiz?
Evimiz.. Artık beraber mi yaşayacaktık? Ne diyecektim? Ben sonradan başka bir eve taşındım mı? Hayır bu çok saçma. Hafızasını kaybetse bile o çok zeki, anlayabilir.
-Evet evimize gideceğiz.
Onu eve götürmeden önce eşyalarımı taşımalıydım yoksa şüphelenebilir. Acaba benim evimde mi yaşasak? Olmaz benim evim şey biraz.. Immm.. Ben biraz sinirliyim ya, kırık bazı yerler.. Neyse konu bu değil unutalım.(işine gelmedi dimi yiğidim fkksfks)
İzaya için bir tekerlekli sandalye verilmişti. O küçük bir çocuk edasıyla etrafta çakısını sallarken cıvıl cıvıl koşuşturup bana kafa tutan küçük... Şey..Böcek.. Evet o bir böcek veya da pire. Ama artık kuyruğu kopmuş bir kertenkele.
-Ne dersin Shizuo?
-KUYRUĞU KOPMUŞ KERTENKELE!
-Ne?
-Hah?..
Ne dedim ben az önce! Dalmışım.!
-Şş-şey.. Ee ben..
-Kuyruğu kopmuş kertenkele ben miyim?
-Hayır.. Öyle değil.
-Nasıl?
-...
-Kertenkeleler kuyruğu kopsa da sonradan tamamlayabiliyor yeniden. Yani sende yeniden bacaklarımı kullanabileceğimi mi söylemeye çalışıyorsun? Teşekkür ederim. İyi ki senin gibi bir arkadaşa sahibim!
Ne..
Beni kendi battığım bataklıktan kendi o küçücük süt beyazı renkte elleriyle kurtardı. Ben ne kaybetmişim böyle?
-Evet. Tam olarak öyle demek istemiştim. ( dua et ki İzaya zeki yoksa Shizuo için tabutçu dayılar gelecekti dı nı nı nı nı nını nı nını nı nınınınını ..nfkskd)
Eve geldiğimizde tanıdık bir koku karşılamıştı bizi. Ben İzaya'nın kokusunu nereden biliyodum ki?
Ondan birkaç saat erken gelip bavullarımı yerleştirmiştim. Hatta kalan vaktimde de sorabileceği olası sorulara ne yanıt verebileceğimi düşünmüştüm.
Sanki çoktan çıkmaz sokağa çıkmıştım da yine de bir umut bir kapı bulurum moodundaydım.-İzaya ne yersin?
-En sevdiğim şeyden.
Ne seviyor ki acaba?
-Yoksa ne sevdiğimi bilmiyor musun?
-Yoo biliyorum tabii ki.
-En yakın arkadaşımsın tabii bilmelisin.
Eğer hafızasını kaybettiyse en sevdiği yiyeceği de hatırlamıyordur değil mi? O zaman ben uydurayım.
***
-Bu ne ?
İzaya'nın rengi solmuştu ama neden ki? Yemek kötü olmamıştı.
-Beğenmedin mi?
-Damak zevkime pek uygun gelmedi. Ayrıca kaşınmaya başladım. Midem de bulanıyor. Sanırım kusa-ÖĞĞĞK!
Şimdi de yemeğimle zehirledim çocuğu! Eyvah!
Shinra'yı aradım ve bana İzaya'nın yaptığım yemeye alerjisi olduğunu söyledi. Kimin makarnaya alerjisi olurdu ki? Bu yüzden bu kadar zayıf. Makarna yemiyor Allah'ım yarabbim ya!( imana geldi yavrumuz)
Neyse ki Shinra ona ilaç vermişti ve artık daha iyiydi.
-Madem artık onunla yaşayacaksın onun hakkında bazı şeyleri bilmelisin. Hafızasını kaybetti diye onu baştan yaratmaya çalışma. O hâlâ eski İzaya . Bunu sadece gözlerine bakarak bile anlayabiliyorum. Bak Shizuo o seni gerçekten çok sevdi ve senin ona yaşattığın şeyleri atlatması çok zor oldu. Şimdi de hem hafızasını kaybediyor hemde bacaklarını kullanamıyor.
Ne diyeceğimi bilemiyordum.
-Ama olan oldu. İyi tarafından bakmaya çalışırsak-ki bunun herhangi bir iyi tarafı olamazdı- artık aşk acısı çekmeyecek. Onu en çok yıpratan şey buydu. Yaşadığı her türlü acıdan daha ağırdı bu onun için.
Aslında onu anlayabiliyordum. Sevilmemek.. Beni de seven kimse yoktu. Herkesin gözünde sinirlendiğinde ortalığı yakıp yıkan duygusuz bir canavarın tekiydim ama o her şeye rağmen beni sevmişti. Beni sevebilmişti. Acaba kendisini çok zorlamış mıydı?
-Merak etme Shinra onu bir daha üzmeyeceğim.
-Umarım.
Bana inanmadığı çok açıktı.
-Bir şey olursa mutlaka ara.
Ve gitti.
O ve ben başbaşaydık.Odasına gittiğimde beşiğinde uyuyan bir bebek gibiydi. Arada mırıltılar çıkarıyordu. Ona yaklaştım. Nefesini duyabiliyordum. Nabzını saymak beni mayıştırmıştı. Ve sanırım biraz uyku bana da iyi gelebilirdi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|SHİZAYA|H͞͞a͞͞y͞͞a͞͞l͞͞ K͞͞ır͞͞ık͞͞l͞͞ığım͞͞ 💔
FanfictionBenim en büyük günahım, sa̶n̶a̶ a̶şık̶ o̶l̶m̶a̶m̶..! ❌🚫🖤