Oneshot

94 39 59
                                    

Karanlık sokakta tek başıma yürürken onu düşünmeye bayılıyordum. Jae-hyun'u...

Sabah alarmım çalmıştı ve okula gidecektim. Geçen  gece rüyamda çok garip şeyler görmüş ve fazlasıyla korkmuştum. Bir haftadır aynı rüyayı gördüğüm için uykusuzdum.
Rüyamda yüzünü göremediğim bir adam boynumu ısırıyordu ve ben bundan korkuyordum. Aslında böyle şeyler olmadığını biliyordum ama ya gerçekten varsa diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Hava kapkaranlıktı, kulağımda kulaklık, ellerim cebimde Dead End şarkısını dinliyordum. Bu akşam arkadaş grubumuzla Jae-hyun ların evinde toplanacaktık. Bu akşam uzun süreli duygularımı ona açmayı planlıyordum. Sınıfa girdiğimde Jae-hyun ve Seunghyub yanıma geldiler. Birşeyler konuşmuştuk ama hatırlamıyorum o sırada Jae-hyun'u izliyordum. Yeni bir sweatshirt almıştı ve ona o kadar yakışmıştı ki feelstan ölebilirdim. Zil çalmıştı ve herkes yerine oturmuştu. Jae-hyun'u izlemekten dersi dinleyemiyordum. Kalemi ısırırken o kadar tatlı görünüyordu ki... O an onu yemek istemiştim. Duygularımı sözlü bir şekilde ona gösteremeyeceğimi anlamıştım. Ona bir mektup yazacak akşam evinden ayrılırken ona verecektim. Sonunda okul biterken yağmur aniden bastırmıştı. Gök gürlüyor, şimşekler çakıyordu. Yanımda şemsiye yoktu ve evim uzaktaydı. Tam koşmaya hazırlanıp yağmurun altına çıkmıştım ki ıslanmadığımı fark ettim. Arkama döndüğümde Jae-hyun elindeki şemsiyeyi üstüme tutmuş bana gülümsüyordu. Yanaklarım alev almıştı. "İstersen bize gidelim, hem nasıl olsa akşam diğerleri de gelecek. Biz de onlar gelene kadar matematik sınavına çalışırız." Deyip gözünü kırptığında kalbim maraton koşuyormuş gibi hissediyordum. Başımı hafifçe aşağı yukarı salladım. İkimizde yavaşça yürümeye başladık. Şemsiye küçüktü, biz de ıslanmamamak için birbirimize iyice sokulmuştuk. Fazlasıyla heyecanlıydım. Onunla yaşadığım her anım benim için çok değerliydi. Evine geldiğimizde bana rahat etmem için kendi kıyafetlerinden vermişti. Üstüne onun kokusunun sindiği kıyafetleri...
Üstümü değiştirdikten sonra yanına oturdum. Gözlerini bir süre üzerimde gezindirdikten sonra ıslık çalıp yakışmış dedi. Dalga geçtiğini biliyordum, üstümde emanet gibi durmuştu kıyafetleri.

Saatler geçtikçe yağmur daha da hızını arttırmıştı. Cha Hun ve Hwe Seung bizi arayıp gelemeyeceklerini söylemişlerdi. Dakikalar sonrasında ise Sun Mi, Hwa Sa, Sanha, Seunghyub ve Chanyeol bizi aradığında kimsenin gelmeyeceğini anlayıp gitmek için hazırlandığımda Jae-hyun bileğimden tutup yağmur dinince gitmemi söylemişti. Zaten tek başıma yaşadığım için sıkıntı çıkmamıştı. Gece saat on biri geçerken yağmurun sabaha kadar süreceğini düşünmüştük ve orada kalmama karar vermiştik. Ancak bir sorun vardı, Jae-hyun da tek başına yaşadığı için sadece bir yatağı vardı. İkimiz de koltukta yatamıyorduk. Bu yüzden beraber yatakta yatmaya karar verdiğimizde hayattaki tüm şansımı bugün kullandığımı düşünmüştüm.
Heyecandan ve korktuğumdan dolayı uyuyamamanın verdiği sıkıntıyla vücudumu diğer tarafa doğru döndürdüğümde Jae-hyun'un bana baktığını gördüm.  Yavaşça bana sarıldı ve seni seviyorum dedi. Bedenlerimizi ayırdığımda çok korkunç bir şey gördüm. Onun gözleri kıpkırmızıydı,hem de hayatımda hiç görmediğim bir kırmızı tonuydu. Suratı solmuş bir çiçek gibiydi. Dudakları mosmor olmuştu, suratındaki damarlar belirginleşmişti. Ani bir hamleyle dişlerini boynuma geçirdi. Boynumdaki dişlerin verdiği acıyla uzun bir çığlık attım. Kanımın çekildiğini hissediyordum. Onu itmeye çalışarak durmasını söylerken o hala kanımı emiyordu.

VAMPİRES  (Kim Jae Hyun)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin