Sabahın ilk ışıklarının pencereden sızmasıyla gözlerimi araladım. Öyle huzurlu bir uyku uyumuştum ki anlatamam. Kollarımın arasında bir zamanlar mecburiyetim dediğim fakat dün gece beni aşkına muhtaç eden kadın hâlâ uyuyordu. Yüzümü onun saçlarının arasına gömüp o cennet kokusunu doya doya içime çektim. Nefesimle birlikte kalbim de titrerken "Asmin'im... kadınım..." diye fısıldadım.
Evet doğru duydunuz. Asmin'le ben dün gece... Yani o bana aşkını defalarca ilan ettikten sonra biz her anlamda bir birimize bağlanmıştık artık. O her anlamda benim eşim olmuştu.
Kalbimde adlandıramadığım bir sızı nüksetmişti dün geceden sonra. Ben de onu seviyor olabilir miydim?Bilmiyorum ama artık her şeyin değiştiği bir gerçekti. Londra'ya dönemezdim artık. Beni seven, beni bu denli seven kadını eski sevgilimle karşı karşıya getiremezdim.
"Eski sevgilin mi? Ne ara ayrıldın aga?" diye her şeye maydonoz olan iç sesime "Ayrılmadım ama ayrılacağım bugün," diye mırıldandım.
"Hadi hayırlısı... Son anda vazgeçme de sakın."
Gözümün altından kolumda yatan kadına baktım. Sanki asla ondan vazgeçemeyecektim artık. Allah'ım insan uyurken bu kadar güzel olabilir miydi? Kirpiklerinin gölgesi yanaklarına düşmüştü ve hafifçe araladığı o dolgun dudakları hiç olmadığı kadar öpülesi duruyordu. Yavaşça yüzüne doğru eğildim. Niyetim onu uyandırmadan bir yudum aşk içmekti dudaklarından fakat telefona gelen bildirim sesiyle irkildim. Benim tarafımda bulunan komodinin üzerindeki telefonuma uzanıp sesini kıstım. Küçük Berdelim'in uyanıp uyanmadığını kontrol edecekken gelen bildirim sesiyle tövbe estağfurullah çekerek tekrar harekete geçtim. Benim telefonumun sesini kıstığıma göre bu Asmin'in telefonu olmalıydı. Bu telefonların bana kastı neydi Allah aşkına. Boşta kalan elimle karımın başını hafifçe kaldırırken diğer kolumu yavaşça sıyırdım başının altından. Ardı arkası kesilmek bilmeyen bildirim seslerini kısmak için Asmin'in tarafanda duran komodine uzanıp telefonunu elime aldım. Sessiz tuşuna basıp geri koyacaktım ki gözüm telefonun ekranınında beliren mesajlara takıldı.
Gönderen Hanım Ağam: "Gelinim sana aldığım gecelikler işe yaradı mı?"
Gönderen Hanım Ağam: "Asmin kızım orada durumlar nasıl? Bizim oğlanın aklını başından alabildin mi?"
Gönderen Hanım Ağam:
"Kızım bi' cevap yazsan artık merak içindeyim. Oğlumu kendine yaktın mı?"Gönderen Hanım Ağam:
"Bak gelin bütün umudumu sana bağladım. Ezman'ı ancak sen vazgeçirebilirsin İngiltere'ye gitmekten ha göreyim seni."Gelen mesajları daha fazla okumaya dayanamadım ve telefon titreyen elimin arasından kayıp yatağa düştü. Bu ne demek oluyordu şimdi? Asmin annemle bir iş birliği içinde miydi hâlâ? Yapılan aşk itirafları ve ondan sonra yaşadığımız o özel anlar hepsi bir oyundan mı ibaretti?
Başımı olumsuzca sallayarak yataktan kalktım ve ellerimi saçlarımın arasına götürerek odada volta atmaya başladım. Ben... Ben nasıl... Ben nasıl kanmıştım ona? Ayıcıklı pijamaları giyince oyundan vazgeçtiğini sanmıştım, yanılmışım. Bana yeşil yeşil bakan o gözleri, dün akşamki sözleri... Hepsi yalanmış. Sevmiyormuş beni.
Kendimi kullanılmış hissediyordum. Bir yılan gibi sokulup koynuma girmişti Asmin ve belki kalbime de...
Bu düşünceme sesli bir şekilde "Hayır olamaz!" diye itiraz ettim. Ben sadece aramızdaki çekime kapılmış olmalıydım dün gece. Bakışlarımı yatakta uyuyan kadına çevirdiğimde gözlerim hüzne bulandı. Neden yaptı bunu bana? Uyurken o kadar masum görünüyordu ki inanmak istemiyordum beni tuzağa düşüren kadının o olduğuna.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstikamet Londra (Töre Mecburiyetim kitabı)
ПоэзияBu kitapla bambaşka bir töre hikayesi okuyacaksınız. Bol kahkahalı kimi zaman gözyaşları içinde kimi zaman da öfkeleneceksiniz. Ama bir karakter var ki o sizden biri. Onu seveceğinize emimim. Ezman okumak için gittiği ve orada kalıp çalışmaya başl...