10- Esir II. Kısım

42.7K 2.6K 320
                                    

Not: herkese merhaba :) Bu bölümün iki kısmı da yani 10. bölümün tamamı sıfırdan yazıldı. Kurgunun eski halinden ayrıldık. Ana kurguda hoşuma gitmeyen yerleri de değiştiriyorum artık. Umarım sizler de sever ve beğenilerinizle, oylarınızla desteğinizi hissettirirsiniz. 9. Bölüm 900den fazla oy almış toplamda, aynısını bu bölüm için de rica ediyorum. Lütfen herkes geriye dönüp oy vermeyi unuttuğu bölümler var mı diye kontrol etsin, yıldıza dokunmayı unutmayın. Keyifli okumalar :)

Elizabeth beraberinde Jamie'nin sadık adamıyla lordun odasına giden merdivenleri çıkarken dizleri titriyordu. Sağlıklı bir şekilde dönmüştü ve onu görmek istiyordu. Bu da demek oluyordu ki ertelenen cezası verilecekti ve akıbeti belli olacaktı. Korkması gerektiğini kendisine hatırlatsa da heyecanlandığını fark etti. Artık bu hasta eden bekleyiş sona erecekti. Kapının önüne geldiğindeyse ilk defa kalenin bu kısmındaydı ve günler sonra onu yeniden görecek olma düşüncesi midesinin başka bir heyecanla kasılmasına neden oldu. Göreceği muameleyi hayal edemediği halde kalbi kanat çırpan bir kuş gibi atıyordu.

Sonunda ahşap kapıyı açıp tek başına odadan içeriye girdiğinde içerideki rahatlatıcı sıcak hava ve sabun kokusu ilk dikkatini çeken oldu. Duvarlarda güzel duvar halıları ve kaliteli perdeler vardı. Yerde ise şöminenin hemen önüne serilmiş kürkler davetkâr bir yer yatağını andırıyordu. Geniş ahşap karyola ve yatak başlığındaki dikkat çekici oymalar ise bu odanın lorda ait olduğunun bir ispatı gibiydi. Her şey adamın zenginliğini gözler önüne seriyordu. Fakat buradaki en değerli şey odanın ortasındaki küvette yarı oturur bir halde uzanan lordun kendisiydi. Elizabeth onu gördüğü an kalbinin yerinden çıkacağını düşündü. Kusursuz fiziği, su damlalarının ıslattığı kaslı bedeni, mükemmel kemik yapısı... Jamie silahsız bir halde küvetin içindeyken bile tehlikeli, güçlü bir savaşçıydı. Sadece varlığı bile düşmanları için bir tehdit olmaya yeterliydi.

Genç kız ne yapması gerektiğine karar veremeyerek yutkundu. Ona doğru mu yürümeliydi yoksa arkasını dönerek sudan çıkmasını mı beklemeliydi? Asıl önemli olan adamın ondan yapmasını isteyeceği şeydi. Ne için buradaydı?

Jamie ona; serbest halde kalçalarına dek uzanan dalgalı, kumral saçlarına, üstüne hiç yakışmayan bol ve eski giysiye baktı. İngiliz'i baştan ayağa inceledi ve bu halde bile ne kadar güzel göründüğünü düşünmeden edemedi. Yüzündeki morluklar iyileşmişti ama uykusuz ve solgun görünüyordu. Ayrıca kıyafetlerinden pek anlayamasa da yanaklarına baktığında süzüldüğünü yani kilo verdiğini gördü. Aslında onu buraya neden çağırdığını tam olarak bilmiyordu. Bir köle, hizmetçi gibi davranarak kaledekilerin öfkesini azaltmak için mi? Yoksa tepkisini ölçmek, ona nasıl davranması gerektiğini anlamak için mi? Ayakta uyutulmuştu, şüphe öyle zehirli bir oktu ki bir kere kalbine saplandıktan sonra insanın içinden çıkmıyordu. Jamie de Elizabeth'in davranışlarının ne kadarının sahte olduğunu artık bilmiyordu. Örneğin sahiden John'la olan nişanından bihaber olabilir miydi? Yoksa zamanı geldiğinde kaçabilmek için masum numarası mı yapmıştı? Peki, Jamie'ye karşı davranışları? Düşündükçe öfkesinin esiri oluyordu adam. Mantıklı düşünemeyeceğinden endişe ediyordu.

Soğuk bir sesle emir verdi. "Yaklaş, bana ale getir."

Elizabeth lorda hizmet etmesi için çağırıldığını böylece anlamış oldu. Demek ki Jamie onu böyle incitebileceğine inanıyordu. Ancak Elizabeth'in bir uşağın görevlerini üstlenmekle ilgili bir sorunu yoktu. İsteğini yerine getirmek için masaya doğru yürüdü ve bir kadehe sessizce ale doldurdu. Sonra ellerinin titrememesi için gayret ederek küvetteki Jamie'ye doğru yürüdü. Başını dik tutmaya, korkusuz görünmeye çalışıyordu fakat Jamie birden ayağa kalkarak tüm çıplaklığıyla sudan çıkınca Elizabeth panikle kocaman açılan gözlerini sımsıkı kapattı ve kadeh elinden gürültüyle düşüp elbisesine içki sıçrattı. Yaklaşan ayak seslerini duyduğunda ve adamın nefesini, bedeninin sıcaklığını yakınında hissettiğinde ise mecburen gözlerini araladı ve onun bir pantolon giyme nezaketini göstermiş olması karşısında derin bir nefes aldı. Eğilerek yerdeki kadehi almak istedi. "Özür dilerim."

İskoçya'nın Esiri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin